Babamın ‘gıcır’ paraları hazır
Bayramlar çocukluğumu en çok özlediğim zamanlar. Yarın bayram... Şimdi çocuk olsam kuzenlerimle babaanneme en erken giden olmak için yarışa girer bayramlıklarımı başımın ucuna koyardım. Her sabah sızlanarak kalkan ben, annemin "Burcu" demesiyle uyanır, yarışta ön sırayı kapmak için annemi babamı acele ettirir, giyinip süslenir, babaannemin evinin yolunu tutardım. Kurban bayramları biraz daha telaşlı olsa da kahvaltı öncesi tüm aile babaannemde toplanır, erkekler namazdan dönene kadar anneler sofrayı hazırlamış olurdu.
Annemin isyanına rağmen bayram namazından dönen babam, elinde mutlaka balonlarla girerdi kapıdan, çocuklar sevinçli, anneler isyanda. Ama o isyan bile tatlı gelirdi. Kahvaltıdan sonra biz balonlarla oynarken büyükler kurban telaşına düşerlerdi. Onların işi bitince ise bizim kapı kapı gezip et dağıtma görevimiz başlardı.
İYİ Kİ VARSIN, SEN ÇOK YAŞA
Evet bu bir "Nerede o eski bayramlar" yazısı... Çünkü ne kadar uğraşırsak uğraşalım kendi çocuklarımıza o bayram neşesini veremedik. Kıyafet her istediklerinde zaten alındığı için bayramlık kavramı çöktü. Eskisi gibi şehir dışından gelen akrabalar da yok, sülale toplantıları da küçüldü. Zaten benim kızların sadece bir tane kuzeni var. Benim ise 20 tane vardı ve en az 10 tanesiyle bayramlar sayesinde görüşürdük.
Ailede bayram coşkusu hiç azalmayan tek kişi babam. O yine her bayram balonlarla gelir camiden, her bayram kendi tabiriyle 'gıcır' paralarını (bankadan alınmış yeni banknotlar) hazır eder torunlarının da bizim kadar sevineceğini hayal ederek. Onun bu enerjisi az da olsa işe yarar. Bizim kadar istekli kalkmasalar da dedelerinin bayram neşesinden paylarını alırlar.
Babam yaşadığı sürece bayramlar da yaşayacak bizim evde. İyi ki varsın baba. Sen çok yaşa.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.