Cari açık büyümeden baskılanmalı
Fasit daire yine karşımızda belirdi.
Büyüme hızı artınca cari açık da paralel bir şekilde artıyor. Çünkü hem üretimde kullanılan ara mal hem de iç talep kaynaklı tüketimde kullanılan nihai malların ithalatı artıyor. Bir yerde ekonomi biraz daha dışa bağımlı hale geliyor. Söz konusu bu fasit dairenin bir olumsuz sonucu da tasarruf açığına negatif etki yapması. Yani cari açık ile tasarruf açığı da eşanlı gitmeye başlıyor.
Cari açığın finansmanı sorunu, sıcak paranın iştahının artırılması için yüksek getiri ikliminin oluşturulması, aradaki bazı sorunları atlayalım, enflasyonist baskının yükselmesi gibi bir dizi çıkmaz bu açık yüzünden ekonomiyi zorlamaya başlıyor.
Artık şu mantaliteden vazgeçmeliyiz; "Cari açık verelim ama büyüyelim. Nasılsa cari açığı finanse edebiliyoruz." Özellikle yeni sürece girdiğimiz bir dönemde.
Başta FED ve AMB olmak üzere gelişmiş ülke merkez bankalarının faizleri yükseltmeye ve bilanço normalleşmelerine gitmeye hazırlanmaları, yabancı sermayenin yönünü kendilerine doğru çevirecek.
Dolayısıyla gelişmekte olan ekonomiler bir kez yabancı sermaye yönünü diğer yöne çevirebilmeleri için benzer şekilde faizleri yükseltmeleri gerekecek. Açık bir ifadeyle sıcak para çekmenin maliyeti yukarı gelecek, cari açıklar ancak yüksek maliyetli sıcak para ile finanse edilebilecek.
BAĞIMLILIK AZALTILMALI
Peki cari açık nasıl baskılanmalı?
Öncelikle üretimde yerli ara mal kullanımı hızla artırılmalı. İmalat sanayinde yabancı aramal oranı oldukça yüksek.
Yerlileştirme Yürütme Kurulu imalat sanayi kapsamında olan 2 bin 700'den fazla malın ilk aşamada yaklaşık bin adeti yerlileştirme programı içine alındı. Ancak ilk yıl 20 milyar ihracat kapasitesine sahip 43 ürün için kamunun alım gücü kullanılacak. Kamu kesiminin devre dışı kaldığı durumlarda da yerli üreticinin rekabet gücünün korunması için güçlü destekler verilecek.
Mali destek KOSGEB'den de gelecek.
Bunlar, makine-teçhizat, yazılım giderleri, personel gideri, bilgi transferi, test-analiz, kalibrasyon ve referans numune desteği ve hizmet alımı destekleri şeklinde olacak ve maksimum Destek oranları yüzde 70 geri ödemesiz, yüzde 30 geri ödemeli oranı uygulanacak.
TASARRUFLAR ARTMALI
Baskılamanın diğer bir yolu da tasarrufların artırılması... Hem bireylerin hem de şirket tasarruflarının artırılması gerekiyor.
Enflasyonun ve işsizlik oranının yüksek olduğu ortamda hanehalkı tasarruflarının yukarı çekilmesi biraz zor görünüyor. Ya da zaman alabilir. Bireysel emeklilik sisteminin zorunlu hale getirilmesi de pek fayda etmemiş gibi görünüyor.
Buna karşın şirket tasarrufları yine desteklerle makul seviyelere getirilebilir. Bunun için şirketlerin daha teknoloji yoğun ve katma değer yaratabilen üretim modeline kaymaları gerekiyor. Yani son yıllarda dilimizden düşmeyen sihirli kelimeler ARGE ve inovasyona eğilerek kar marjlarını artırmaları tasarrufları için itici güç olacak.
Geçen sene AR-GE'ye 26.4 milyar TL harcanmış. Milli gelire oranı yüzde 2.7.
Harcamaların yüzde 35'i kamu kaynaklarından finanse edilmiş. Oran olarak en fazla harcamayı yapan ülkeler sırasında İsrail en üstte yer alıyor. Sonra Güney Kore ve Japonya geliyor.
Cari açığın boyutu ve finanse edilmesi sorunu doğal olarak Türkiye ekonomisini dış şoklara karşı duyarlı hale getiriyor. Kur baskısı yaratıyor. Merkez Bankası'nın para politikası uygulamalarında hareket alanını daraltıyor. Hızlı ve kalıcı çözüm şart...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.