Enflasyon piyasaları nasıl etkiler?
Enflasyon geçen ayda da yüzde 1'ler civarında gerçekleştiğinden iki haneli seviyelerini korudu. Özellikle maliyet yönlü baskı enflasyon üzerinde kendini daha da hisseder oldu. Enflasyonda atalet oluşması hiç kuşkusuz fiyatlama davranışlarının ve beklentilerin de bozulmasına neden oluyor. Hiç istemediğimiz "endeksleme" politikası devreye giriyor, kiralardan ithal ürünlere kadar bir dizi ürünün fiyatı TL yerine dolar ya da euro ile belirleniyor.
Yani satıcılar bu yolla fiyat riskini tüketicilerin üzerine yüklüyorlar.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre talep enflasyonu göstergesi TÜFE Mart ayında yüzde 0,99 yükselmiş. Geçen yılın Mart ayına göre artış oranı ise yüzde 10,23. Raflardaki ürünlerin fiyatları geride bıraktığımız 12 ayda yüzde 11,14 yukarı gelmiş. Bir yerde geçen yıla nazaran alım gücümüz kabaca yüzde 11 civarında gerilemiş.
Yurt içinde üretilen malların üretim maliyetlerindeki artışı ifade eden Yİ-ÜFE geçen ay 1,54, yıllık bazda da yüzde 14,28 artmış.
İmalat sanayindeki artış yüzde 14,77 ile ortalamanın üzerinde kalıyor. Açık bir ifadeyle imalat sanayiinde faaliyet gösteren firmalar bir malı yüzde 14,77 daha fazla maliyetle üretiyorlar geçen senenin Mart ayına nazaran. Maliyet enflasyonunun yüksek çıkmasında ara mal ve sermaye malları alt gruplarında söz konusu olan sıçrama rol oynuyor.
ÇEKİRDEK ENFLASYON
Merkez Bankasının faiz politikasında dikkate aldığı ve işlenmemiş gıda, enerji ve altın gibi para politikaları ile etkileyemediği ürün grubu "Özel Kapsamlı TÜFE B ve C" gruplarındaki yıllık yükseliş de sırasıyla yüzde 11,95 ve yüzde 11,44 düzeyinde gerçekleşmiş. Rakamlar kısaca şunu söylüyor; Gıda fiyatları, kur etkisi ve enerji fiyatları enflasyonu yukarı itmeye devam ediyor. Örneğin ara malları maliyetlerinin yüzde 17,58 artması kur artışının enflasyon üzerindeki ağırlığını net bir şekilde gösteriyor.
Malum ithalatın yüzde 70'i ara mallardan oluşuyor. Gördüğünüz gibi üretimde dışa bağımlılık oranımızı düşüremedikçe kurların yükselmesinin bir bedeli olacak.
Oysa üretimde yerli girdi ağırlıklı olsa, kurlardaki yükseliş enflasyonu olumsuz etkilemeyeceği gibi, ihracatımıza da olumlu katkı yapabilirdi. Çünkü kurlar yükselince yerli malların dolar cinsi fiyatı düşüyor ve ihracatta rekabet gücümüz artıyor.
SIKI DURUŞA DEVAM
Enflasyon yüksek olduğu sürece Merkez Bankası da zorunlu olarak sıkı para politikalarına devam edecek. Zaten son toplantısında şu vurguyu yapmıştı: "Enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyeler fiyatlama davranışları üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir.
Ana eğilime ilişkin göstergeler katılık sergilerken çekirdek enflasyonun yüksek seyrettiği gözlenmektedir. Bu çerçevede Kurul, para politikasındaki sıkı duruşun korunmasına karar vermiştir." Merkez Bankası bir taraftan ağırlıklı ortalama fonlama oranını yüzde 12,50-12,75 aralığında tutacak diğer taraftan kurların üzerindeki baskıyı hafifletecek önlemlerine devam edecek. Tabi biraz daha dozajı artırarak... Bu hafta Nisan ve Mayıs ayları için geçerli olacak TL uzlaşmalı vadeli döviz satış programını açıkladı. Aylık 3,5 milyar dolar büyüklüğünde TL alacak ve karşılığında 1 ay sonra tekrar takas yapmak üzere dolar satacak. Böylece mali kurumların dolara talep göstermeden dolar ihtiyaçlarını karşılayacak. TL faizleri ile iç talebi de baskılayarak TÜFE'yi aşağı çekmeye çalışacak. Sonuçta kısa vadede TL faiz oranlarının aşağı çekilme marjı daralmış görünüyor. Umarız dışsal faktörler etkisini zayıflatır ve Merkez Bankası kurun ateşini düşürebilir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.