Kurların ateşi zaten yüksekti son günlerde iyice yükseldi. Yükselişin sert oluşu ister istemez herkesi endişelendiriyor. Döviz borcu olanları doğrudan döviz borcu olmayanları da dolaylı olarak etkiliyor. Kurlar yukarı gittikçe hem gelirler hem de TL araçlarındaki tasarruflar eriyor. Bu yüzden nasılsa döviz borcum yok beni ilgilendirmiyor kur artışları demek pek anlam ifade etmiyor. Dolayısıyla herkesi etkileyen kur ateşinin makul seviyelere çekilmesi ya da en azından yükselişinin engellenmesi gerekiyor.
Peki Merkez Bankası bunu başarabilir mi? Hangi araçlarını devreye sokabilir?
Yanıtı sağlıklı verebilmemiz için kur artışlarının nedenlerine inmeliyiz. Göze çarpan nedenlerden birisi Suriye coğrafyasındaki gerilim ve bu gerilimin yol açtığı jeopolitik riskler geliyor. Amerika ve Rusya'nın karşılıklı restleşmeleri, İngiltere ve İran'ın topa girme isteklerini göstermeleri doğal olarak yabancı sermayenin risk algısını değiştiriyor.
Bir başka faktör ise doların patronu FED'in faiz artırımına devam etmesi ve Sonbaharda bilanço normalleşmesine başlayacak olması. Aynı şekilde Avrupa Merkez Bankası ve diğer gelişmiş ülke merkez bankalarının sıfır faiz politikasından kademeli olarak çıkma olasılığı da yabancı sermaye akımlarını etkiliyor.
CARİ AÇIK VE DIŞ BORÇ STOKU
Kur ateşini yükselten bu iki dışsal unsurlara şu aşamada üçüncüyü ekleyemiyoruz.
Bu yüzden kalanlar, cari açığın yeniden artması, dış borç stokunun çevrilme sorunu gibi içsel faktörler... Bu yıl kısa vadeli dış borçlar ve cari açık için gerekli döviz finansmanı 210 milyar dolar civarında. Dış faktörler küresel piyasalar tarafından fiyatlandığından ve Başkan Trump'ın yarattığı gerginlikler doların diğer para birimleri karşısında değer kazanmadığını hatta yılbaşından bu yana değer yitirdiğini de gösteriyor. Doların diğer para birimleri karşısındaki değerini yansıtan "dolar endeksi" yıla 91,73 seviyesinde başlamış ve dün itibarıyla da 88,41'e gerilemiş. Demek ki kur ateşinin yükselmesinde dışsal faktörlerden öte içsel faktörler ağır basıyor. Gelelim Merkez Bankası'nın elindeki araçlara... En fazla kullandığı aracı TL teminatlı vadeli döviz satımı... 1,3 ve 6 ay vadeler için TL getiren finansal kurumlara bu ay içinde toplam 3,3 milyar dolar satım yapacak.
Tabi vade bitiminde aldığı TL'yi faiziyle geri vermek, verdiği doları da faiziyle geri almak kaydıyla... Yani bir tür takas işlemi yapıyor. Böylece dövize talebi engelleyerek bankaların döviz ihtiyaçlarını karşılıyor.
ZORUNLU KARŞILIKLAR
İkincisi rezerv opsiyon katsayısını (ROK) revize ederek TL yükümlülükleri karşılığında bankaların vereceği döviz miktarının azalmasını ve belli tutar dövizin piyasada kalmasını sağlıyor. Katsayıda yaptığı 1 puanlık değişiklik ile mevduat hacmine göre piyasada yaklaşık 1,4 milyar dolar bırakıyor. Üçüncüsü döviz tevdiat hesaplarına uyguladığı zorunlu karşılık oranını aşağı çekmek. Bu da ROK gibi piyasada dövizin kalmasını sağlayan bir uygulama oluyor. Dördüncüsü döviz ihalesi ile ya da doğrudan satış ile piyasaya döviz satışı gerçekleştirmesi... 2014 yılında bu aracına başvurmuş kısa sürede 2 milyar doların üzerinde satış ile doları 2,2905'den 2,2670'e düşürebilmişti. Sonuncusu ve en etkilisi ise TL fonlama oranını yukarı çekerek döviz talebini baskılamak ve dövize kayışı engellemek. En etkilisi olduğu gibi en maliyetli olanı da bu araç. Yüksek faiz ne yazık ki yatırımları olumsuz etkiliyor ve bütçe açığı finansmanının daha yüksek maliyetle karşılanmasına neden oluyor.
Umarız Merkez Bankası bu araca başvurmaz ve bir an önce kurların ateşi düşer.