Finansal istikrarda neredeyiz?
Fiyat istikrarı kadar hayati öneme sahip finansal istikrar...
Özellikle 2008 küresel krizinden sonra merkez bankalarının sadece fiyat istikrarı odaklı para ve kur politikaları ile gemiyi yürütemeyecekleri iyice anlaşılmıştı. Bunun üzerine merkez bankaları mono amaçlı politikaların yanına bir de finansal istikrar amacını monte ederek dual bir politikaya geçiş yaptılar. Bu bağlamda Merkez Bankası da finansal istikrarı her ne kadar birincil planda tutmasa da finansal istikrarı ikincil hedef olarak gözetmeyi tercih ediyor. Doğrudan enflasyon hedeflemesi rejimi kapsamında şeffaflık ilkesine uyarak 6 ayda bir 'Finansal İstikrar Raporu' yayımlıyor.
Bu hafta başında yılın ilk yarısını kapsayan 26.
Raporunu kamuoyuna duyurdu. İlginç tespitler yer alıyor raporda... Aynı zamanda döviz kredilerinin oluşturduğu dışsallık ve etkileri ölçen bir de modelleme yapılmış.
DIŞSAL FAKTÖRLER
Merkez Bankası penceresinden dışsal faktörlerin görünüşü şöyle;
Öncelikle Amerikan ekonomisine yönelik şu tespitin altını çizelim. FED para politikasındaki normalleşme sürecinin hızına ilişkin ipuçları vermesi, yıl içinde en az 2 faiz artırımı yapacak olması ABD iktisadi politikalarının öngörülebilirliğinde etkili oluyor.
Amerika'da büyüme ve iş gücü piyasasındaki olumlu görünüm ve enflasyonun FED'in hedefi olan yüzde 2 civarında seyrediyor.
İşsizlik oranı küresel kriz sonrası dönemde ulaşılan en düşük seviyeye geriledi. Yönetimin vergi düzenlemesinde yaptığı değişiklik ve diğer olası mali genişleme politikaları, iktisadi faaliyette güçlü seyrin sürmesinin beklenmesine neden oluyor.
İşte bu sebepler 2018 yılı için temel senaryo olarak görülen üç faiz artışı beklentisini güçlendiriyor.
Bu arada Avrupa Merkez Bankası faiz oranlarında kısa vadede bir değişiklik yapmayarak genişleyici para politikasını sürdürecek.
İhracattaki artış büyümeye dış talep olarak 1.3 puanlık katkı yapıyor.
AB ekonomilerinin toparlanma trendlerini sürdürmeleri ve bu bağlamda Türkiye'nin ihracatının artacak olması Merkez Bankası'nı 2018 yılı cari açığının daha makul seviyelere gerilemesi konusunda umutlandırıyor. Tabii bu yıl ki turizm sektörünün de yapacağı pozitif katkıyı da vurgulayarak böyle bir öngörü yapıyor. Ancak cari açığın finansmanında hem doğrudan yabancı yatırımların hem de portföy yatırımlarının payı azalmaya başlamış.
BİREYLERİN KAZANIMI
Hane halkının toplam varlık ve yükümlülük büyümesi ne yazık ki yılın ilk yarısında yavaşlamış.
Merkez Bankası'na göre nedeni, varlık tarafında hız kesen yabancı para cinsi mevduat büyümesi ve yükümlülük tarafında ise düşme trendinde olan konut kredisi kullanımlarından ve görece yavaş seyreden bireysel kredi kartı (BKK) borçlarının yükselmesi. Daha açık bir ifadeyle bireylerin kazanımları borçlarla gidiyor.
Kurların istikrarsız seyri ister istemez bireylerin tasarruf tercihlerini de etkiliyor. Raporun içerdiği dönemde bireyler genel eğilimine uygun olarak TL değer kazandığında döviz alımlarını artırmakta ve döviz kuru yükseldiğinde TL lehine pozisyon alarak döviz kurundaki oynaklığı azaltıcı bir rol üstlenmişler.
Yani Merkez Bankası'na göre bireysel kurlara rasyonel yaklaşmışlar. Açıkça itiraf edeyim, sonucun farklı olması bu tespitin ne kadar doğru olduğu konusunda beni kuşkuya düşürdü.
Merkez Bankası tespitlerinden dikkat çekenler böyle... Finansal istikrarı da gözeterek dün 175 baz puan politika faiz oranında artırıma gitti. Nihayet gereken aksiyonları alıyor Merkez Bankası...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.