Merkez Bankası rasyonel karar verdi
Son aylarda enflasyondaki gerileme Merkez Bankası'nın faiz indirimine gider mi sorusunu gündeme getirmişti. Faiz indirimi için enflasyondaki düşüş gerekçe gösterilebilir ancak kur faktörü matematikte eksinin artıyı götürmesi gibi enflasyondan açılan manevra alanını tamamen daraltıyor.
Bu yüzden belki de yılın en kritik toplantısını yaptı Merkez Bankası...
Politika faizi olarak kabul ettiği haftalık repo faiz oranını yüzde 24'de sabit tuttu Merkez Bankası. Toplantıdan çıkan bu kararın rasyonel olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Çünkü Merkez Bankası enflasyonun yılın üçüncü çeyreğinde zirve yaparak yüzde 24'ler seviyesine ulaşmasının temel nedenini "Türk lirasının bu çeyrekte yüzde 37 civarında değer kaybetmesine" bağlıyor. Şu eklemeyi de yapmıştı son "Enflasyon Raporunda"; "Yıllık enflasyondaki artışın alt gruplar geneline yayılması ve döviz kuru geçişkenliği görece düşük olan ürün gruplarında dahi yüksek fiyat artışları kaydedilmiş olması, fiyatlama davranışının belirgin şekilde bozulduğuna işaret etmektedir."
ENFLASYONA BASKI YAPARDI
Dolayısıyla faiz oranını az da olsa aşağı çekmiş olsaydı kurlar kuşkusuz yeninden yukarı yönlü seyir izleyecekti. Bu da maliyet cephesinden enflasyona baskı anlamına gelecekti. Aynı zamanda kısa vadede enflasyonun tatminkar bir şekilde aşağı gelme olasılığını düşüren bir veri daha var elimizde; Tahvil verim eğrisi. Eğer eğri pozitif eğimli ise enflasyonist beklenti söz konusu anlamına geliyor. Şu anda 10 yıllık tahvil faiz oranları 5 yıllık tahvil faiz oranlarının biraz üzerinde seyrediyor.
Bu bağlamda Merkez Bankası'nın faiz indirimi için biraz daha beklemesi gerekiyordu nitekim öyle de yaptı.
Yukarıda değindiğimiz gerçeklerle Merkez Bankasının aldığı karar her ne kadar rasyonel olsa da Türkiye ekonomisinin mevcut koşulları gereği sıkı para politikası daha da olumsuz etkileyecek.
Açıkça ifade etmek gerekirse, Merkez Bankasının temkinli duruşunu koruması yani faizleri yüksek seviyelerde tutması doğal olarak iç talebi baskılıyor. Zaten Merkez Bankası da bu gerçeğe vurgu yapmış karar metninde; "finansal koşullardaki sıkılaşmanın da etkisiyle iktisadi faaliyetteki yavaşlama devam etmektedir."
TEMKİNLİ DURUŞ
Son büyüme verileri içinde iç talep yüzde 1,1 gibi oldukça düşük seviyelerde kalmıştı. Kredi kullanımları artış oranı da epeydir alışık olmadığımız yüzde 5'ler düzeyinde kalıyor. Faizlerin yüksek olması iç talep yaratan bireylerin yanı sıra firmaların da yüksek finansman maliyeti yüzünden yatırımlarını ötelemelerine neden oluyor.
Bu durumda hem bireylerin hem de firmaların temkinli duruşları yüzünden yılın son çeyreğinde ve yeni yılın ilk çeyreğinde büyük olasılıkla büyüme hızı potansiyel büyüme hızının altında kalacak gibi görünüyor.
Hazine'yi de atlamayalım yüksek faiz yüzünden bedel üstlenenler sıralamasında... Hazine kamu açığı finansmanını daha yüksek maliyetle sağlamak durumunda kalıyor. Yılın başında yüzde 13 ile kaynağa ulaşırken bugünlerde 100 TL borç için 20 TL faiz veriyor.
Sözün özü yüksek faizlerin ekonomiye olumsuz etkileri oldukça fazla. Bir an önce düşmesi gerekiyor. Ama şimdi değil...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.