Piyasalar yine türbülansa girdi
Piyasaların başı dertten bir türlü kurtulmuyor desek yeridir. Ekonomik sıkıntıların ve tabi son iki yıldır pandeminin piyasa dengelerini bozduğu yetmezmiş gibi aralara jeopolitik risk unsuru olan ülkeler arasındaki siyasi gerginlikler giriyor, durulmaya çalışan piyasaları yeniden dalgalandırıyor. Son malzeme Ukrayna ile Rusya arasındaki kıvılcımla başlayan ve ABD ve batı ülkelerinin dâhil olduğu siyasi gelişmeler.
Her jeopolitik risklerin yarattığı piyasa hareketlerine yine tanık olmaya başladık.
Altın yükseldi. Başta petrol olmak üzere bazı emtialar yükseliyor. Buna karşın hisse senedi piyasalarında da geri çekilmeler yaşanıyor.
Şu gerçeği de ihmal etmeyelim; ABD enflasyonundaki belirgin artışa uzun süredir seyirci kalan altın var. Pandemi başlarında adeta dip yaptıktan kısa süre sonra tarihi zirveler yapmış hisse senetleri var. Dolayısıyla şu an izlediğimiz piyasa hareketleri için bu potansiyel jeopolitik riskler devreye girdiğinde fiyat düzeltmeleri için fırsat oluyor.
ABD ŞİRKETLERİNDE KÖPÜK
Bir kaç örnek verelim. 10 ABD hisse senedi yarım trilyon doların üzerinde piyasa kapitülasyonuna sahipler. Apple 2,7 trilyon, Microsoft 2,2 trilyon dolar, Alphabet yani Google 1,7 trilyon dolar ve Amazon 1,5 trilyon dolar değerlere ulaştılar. Nasdaq Borsası 14 Şubat 2020 tarihinde 9.731 ile ulaştığı zirveden pandeminin başlamasıyla 23 Mart'ta 6.860'a kadar inmişti. Sonrası malum. Tırmandıkça tırmandı ve 5 Kasım 2021'de 15.971 ile rekorunu kırdı. Bu süreçte tam yüzde 132 artış göstermiş.
Peki, şirketlerin mali performansları artışın içini doldurabiliyor mu? Apple gibi birkaç şirket dışında ne yazık ki dolduramıyor.
Deyim yerinde ise birçoğunda köpük var. Aslında ne bekliyorduk ki... 9 trilyon dolar ABD'den, 2,1 trilyon dolar Avrupa'dan enjekte edilmiş likidite doğal olarak ortalığa saçılacak ve hisse senedi, emtia, altın ve kripto paralar arasında dağılacaktı.
FED BELİRLEYİCİ ROLE SAHİP
Hem FED'in hem de Avrupa Merkez Bankası'nın pandemi sonrası normalleşme çerçevesinde alacağı aksiyonlar orta vadede piyasa dengelerinin oluşmasına neden olacak. Özellikle FED'in devasa bilançosunu küçültülmesi belirleyici olacak.
Başlama tarihi ve aktifindeki varlıkların ne kadarlık kısmının itfa olmasına izin verecek noktası küresel likidite açısından hayati önem taşıyor. Diğer kritik noktalar ise faiz artırım oranı ve miktarı... 2000 yılından bu yana alışageldiğimiz 25 baz puan yerine 50 baz puanlık artış olasılığını da masaya koydu Komite.
St.Louis FED Başkanı Bullard Temmuza kadar 100 baz puan faiz artırımından yana olduğunu açıkça dile getiriyor.
Agresif faiz artırım stratejisinin iki sonucu olur. Birincisi küresel ekonominin lokomotifi ABD'de durgunluk olur ki tüm ülkeler bundan olumsuz etkilenir. İkincisi gelişmekte olan ülkeler döviz açıklarını çevirmekte zorlanırlar. Zaten piyasalar şimdiden bu olasılığı dikkate almaya başladılar. Gelişmekte olan ülkelerin risk göstergesi olan CDS değerleri son bir buçuk yılın zirvesine çıkmış durumda.
Ukrayna ile Rusya arasındaki gerginlikle başlayan ve ABD'nin her zamanki gibi başrolde olduğu film umarız kısa metrajlı olur. Bu durumda piyasalar türbülanstan çıkar ve yukarıda özetlediğim gerçek gündemine odaklanır. Aksi olasılığı aklımızdan bile geçirmeyelim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yatırım araçlarının reel getirisi negatiflerde (13 Şubat 2022)
- Ne olacak bu küresel enflasyonun hali? (08 Şubat 2022)
- Dış ticaret rakamlarının verdiği mesajlar (05 Şubat 2022)
- TCMB’nin liralaşma stratejisinin detayları (03 Şubat 2022)
- Merkez Bankası’nın yaptığı enflasyon tahmini tutarlı mı? (31 Ocak 2022)