HDP’ye oy veren dağa da çıkabilir
PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın kurdurduğu HDP'nin yüzde 10 barajını geçmesi halinde AK Parti'nin daha fazla milletvekili çıkaracağı düşüncesiyle hareket eden bir grup, resmen ülkeye ihanet ediyor. Sırf AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a besledikleri düşmanlık yüzünden terör örgütüne destek veriyorlar.
7 Haziran seçimlerindeki gibi yine "Her aileden bir kişi oyunu HDP'ye versin" kampanyalarıyla insanların aklını çelmeye çalışıyorlar. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da çıkıp "HDP, barajı geçmeli" diyerek bunlara destek veriyor.
HDP'ye ve Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'a oy vermek, PKK'ya oy vermektir. HDP'ye oy vermenin bir sonraki aşaması dağa çıkmaktır. HDP'ye oy vereceklere o demokrasi havarisi gibi gösterilen Selahattin Demirtaş'ın dağdaki terörist abisi de bunu teklif etmiş.
PKK medyasına dağda tatlı pişirirken pozlar verip, "HDP'ye ve kardeşime oy verenlere dağlarda tatlı ısmarlayabilirim" demiş. Yani HDP'ye oy verecekleri dağa çağırmış. PKK medyası da bunu "En tatlı seçim çalışması dağlarda" başlığıyla duyurmuş. HDP'ye oy vermenin PKK'ya oy vermekle eş değer olduğu bundan güzel anlatılamazdı. Bunu göre göre HDP'ye oy vereceklerin, eline silah alıp dağa çıkanlardan farkı yoktur.
AKŞENER'İN TRAJEDİSİ
Dış basının "Demir Leydi" diye övdüğü ve bazı kesimlerin ısrarla parlatmaya çalıştığı Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener'in durumu giderek bir trajediye dönüşüyor. O pohpohlanan ve topluma 'umut' olarak dayatılmaya çalışılan Akşener, konuştukça batıyor. Mitinglerdeki konuşma performansıyla hem kendisinin hem de partisinin oylarını eritiyor. Basındaki pohpohlamaları okuyunca Akşener'i bir şey zanneden, o konuşmaları dinleyince durumun vahametini hemen kavrıyor.
Akşener, şimdi de çıkıp, "Amerikalılar beni aradı, Türkiye Fetullah Gülen'i usulüne uygun istememiş" diyen Muharrem İnce'den bile daha beyin yakıcı bir iddia ortaya attı. Türkiye'nin hava güvenliği için Rusya'dan alacağı S-400'lerle ilgili, "Mesela benim bir bilgim var S- 400'lerle ilgili. Bir duyum şeklinde.
Bir güvensizlik neticesinde sarayın korunması için alındığına dair bir duyum aldım" dedi. Bu söze sunucu bile "yok daha neler" şeklinde tepki gösterdi.
İnsanda bir mantık olur. Hele Cumhurbaşkanı adayı olmuşsanız sözünüzün bir ağırlığı olması gerekir. Böyle ipe sapa gelmez bir iddiayı canlı yayında dile getirebilen biri Cumhurbaşkanı adayı olabilmişse ortada büyük bir sorun var demektir.
Aman dikkat!
İSTİHBARAT ABD'DEN Mİ?
Türk Silahlı Kuvvetleri, terörün kalbi Kandil'e yaklaştıkça bizdeki muhalefeti bir telaş sardı. Art arda açıklamalar yaparak Kandil'e operasyonu eleştiriyorlar. CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, "Bu operasyon siyasi hesaplarla yapılıyor. Kandil'de terör unsurları kalmadı" dedi. İP Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ da benzeri sözlerle operasyonu eleştirdi ve "Kandil'de sadece 300 PKK'lı olduğu söyleniyor" dedi.
Siyasi partilerin bir istihbarat teşkilatları olmadığına göre Kandil'le ilgili böyle bir istihbarat elde etmeleri mümkün değil. İnsan ister istemez, CHP ve İP'ye bu istihbaratı, Muharrem İnce'yi arayıp 'Türkiye, Fetullah Gülen'i usulüne uygun istemedi' diye işleten Amerikalılar mı verdi diye düşünmeden edemiyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.