Dahili ve harici bedhahlar!
Türkiye çok kritik bir süreçten geçiyor.
Bir yandan Suriye'de PKK'ya darbe vurmaya hazırlanırken bir yandan da Doğu Akdeniz'deki doğal enerji kaynaklarına yönelik bir oldubittinin önüne geçmeye çalışıyor.
Düşmanımız çok...
Örneğin, bunlardan biri Fransa...
ABD'nin Türkiye'nin de istediği şekilde Suriye'nin kuzeyindeki askerlerini çekmeye başlamasının ardından Fransa terör örgütünün yeni hamisi olmak için bölgedeki askerlerini çekmiyor.
Bu arada Türkiye'nin Astana sürecinde birlikte hareket ettiği Rusya ve İran'ın sözünden çıkmayan Suriye rejimi de Türkiye'nin yerle bir etmeye hazırlandığı PKK'nın hamiliğine soyundu.
Dün Türkiye'nin çoğunluğu Arap olan Münbiç'teki PKK'lıları temizlemek için başlatmaya hazırlandığı harekat öncesi Esed güçlerinden bir grup Münbiç'in batısındaki Arimah beldesine girdi. Bu gelişme yürekleri ağızlara getirdi. Türkiye gelişmeleri soğukkanlı bir şekilde izlerken yapılmak istenen provokasyona da izin vermedi. Bu şekilde Türkiye'ye "ABD çekiliyor ama burada bizi dışarıda tutarak bir adım atamazsın" mesajı verildi.
Diğer yandan önemli hasımlarımızdan biri de Akdeniz'deki doğal zenginliklere çökmeye hazırlanan ülkelerden biri de İsrail...
Türkiye'yi sıkıştırmak için elinden geleni yapıyor. Öte yandan ülkesinde yolsuzluktan yargılanan İsrail Başbakanı, Türkiye, Türk Ordusu ve Başkan Erdoğan'a dil uzatmaya çalışıyor.
ONLARA UYUYORLAR
İşte böyle bir ortamda içerideki sözde muhalefet dışarıdan gelen tehditlere karşı dik duran Türkiye'nin iradesini yıpratmak için elinden geleni ardına koymuyor.
Yani Atatürk'ün 'Gençliğe Hitabesi'nde işaret ettiği 'dahili ve harici bedhahlar' kendini açıkça belli ediyor.
Düşünün, ülke böyle kritik bir süreçten geçip kora kor bir beka mücadelesi verirken içeriden birileri bu ülkenin Cumhurbaşkanı'nı asmaktan, ayağından sallandırmaktan, zehirleyerek öldürmekten bahsediyor. Yetinmiyor halkı açıkça sokağa çıkmaya davet ediyor. Ülkenin ana muhalefet partisi de bu bu çirkin sözlere sahip çıkıp açıkça darbe talebinde bulunulan sözlerle ilgili soruşturma yürütülüyor diye sanki ortada sanata karşı bir müdahale olduğu algısını oluşturmaya çalışıyor.
YALAN VE İFTİRA
Ana muhalefet partisinin Grup Başkanvekili, Suriye ve Akdeniz'deki oyunlara karşı kararlı mesajlar veren Türkiye'nin Milli Savunma Bakanı'nı akıl almaz suçlamalarla karalamaya çalışıyor.
Türkiye, Netanyahu'nun küstah sözlerine anladığı dilden cevap veriyor, ana muhalefetin lideri çıkıp İsrail'e tepki göstereceğine bu ülkenin Cumhurbaşkanına saldırıyor. Tıpkı 15 Temmuz'daki hain işgal girişimini 'kontrollü darbe' diyerek sulandırmaya çalıştığı gibi bunu da 'danışıklı dövüş' yalanıyla sulandırmak istiyor.
Üstüne de Başkan Erdoğan ve yine Türkiye'nin geçtiği kritik süreçte en önemli sorumluluklardan birini üstlenen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'a göz göre göre iftira atıyor. Erdoğan'ın Albayrak'ı pazarlık için daha önce İsrail'e gönderdiğini iddia ediyor. Fakat bu yalanı ortaya atarken Albayrak'ın hayatında hiç İsrail'e gitmemiş olduğu gerçeğini unutarak son dönemdeki en büyük siyasi skandallardan birine imza atıyor.
İşte, ahval ve şerâit bu haldeyken bize yani Türk Milleti'ne ise, bizi kutuplaştırıp birbirine düşürmek isteyenlere inat birlik olup devletinin arkasında durmak düşüyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.