'Çıkar’ siyasetinin bedeli ağır oldu
İzmir siyasetinde günlerdir CHP İl Kongresi'ne tek aday olarak giren İl Başkanı Deniz Yücel'in seçilse de 611 delegenin sadece 258'inin (yüzde 42) oyunu alarak uğradığı 'hüsran' konuşuluyor. Bununla ilgili genelde 'delegenin tek aday dayatmasına karşı tepkisi' olduğu yorumları yapılıyor. Ancak, biraz detaya inince tek sebebin bu olmadığı net olarak görülüyor. Çünkü, sorun sadece 'tek aday dayatması' olsaydı CHP İstanbul Kongresi'nde Canan Kaftancıoğlu'nun da aynı akıbete uğraması gerekirdi. Oysa yine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun dayatmasıyla tek aday yapılan Kaftancıoğlu, geçerli 511 oyun 444'ünü, yani yüzde 87'sini alarak seçildi.
İLETİŞİM SORUNU VAR
Dün İzmir'de birçok CHP'liyle konuştum. Onların anlattıklarını kendi gözlemlerimle de birleştirerek şunu net olarak söyleyebilirim: Cumartesi günkü kongrede sorun bizzat Deniz Yücel'in kendisinden kaynaklanıyordu. Görüştüğüm herkes buna vurgu yaparak Yücel'in örgüte inemediğinden bahsetti. Bırakın örgütten birinin telefonuna cevap vermeyi kendisiyle birlikte çalışan ilçe başkanlarının telefonlarına bile çıkmıyormuş Yücel... Üstüne kendisini her eleştireni disiplin kuruluna sevk edip partiden uzaklaştırması da cabası. Örgütle arasında net bir iletişim sorunu olduğu
FAYDACI ANLAYIŞ
Bir de Yücel'in "oportünist" (kendi çıkarına göre davranan) siyaset tarzının örgütte bir antipati yarattığı anlaşılıyor. Yücel, daha İzmir siyasetinde doğru düzgün tanınmayan biriyken 2018 başında dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu tarafından İl Başkanı seçtirildi. O dönem Yücel ve Kocaoğlu bu zaferi Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan'a karşı kazanmıştı. Ama aynı Yücel, bir süre sonra kendisini bu noktaya taşıyan Kocaoğlu'nu siyasi mücadelesinde yalnız bırakıverdi. Kocaoğlu, o dönem olağanüstü kongre için imza toplayan delegelere destek verirken Yücel, buna karşı çıktı. Çünkü, Kılıçdaroğlu'nun gözüne girmesi için böyle davranması gerekiyordu. Belki görevi de bunu gerektiriyordu ama neticede kendisini bu noktaya taşıyan Kocaoğlu'nu yarı yolda bıraktı. Yücel, bunun üzerine Kocaoğlu'nun İzmir'i teslim etmemek için mücadele ettiği Tuncay Özkan'a kapılandı. Özkan'a, CHP İzmir'in siyasi patronluğunun yolunu açtı. Bu vefasızlık ve oportünizm örgütte 'alerji' oluşturdu.
TUNÇ SOYER'E OYUN OYNADILAR
Seçim günü kendisine sırf Genel Başkan'la ters düşme-mek için destek veren Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e yaptıkları da yadsınamaz... Dün de bu köşede anlattığım gibi Yücel, Özkan'la bir-likte hazırladığı listeleri son ana kadar 'sözde' uzlaştıkla-rı Soyer'den gizledi. Soyer, listeyi kongre akşamı tam saatiyle 20.33'te bir internet sitesine sızan haberde gördü. Üstelik incelediğinde önerdiği birçok ismi listede bulamadı. Buna rağmen, bir 'cin-gar' çıkmaması için bu liste-yi 'uzlaşı listesi' olarak kabul etti. Peki Özkan ve Yücel ne yaptı? Kulislerde konuşul-duğuna göre Soyer'in ekibini daha da biçmek için 'uzlaşı lis-tesi'nin renginden sayfa tasa-rımı ve harf karekterine kadar birebir aynısını seçim salonun-da dağıttı. Ama, bunu yapar-ken de Soyer'e yakın isimle-ri çıkarıp Özkan'ın adamlarını koyuverdi. Birçok delegenin de bu oyunu farkettiği ve tepkisini Yücel'e oy vermeyerek gösterdiği söyleniyor.
KENDİ ETTİ KENDİ BULDU
Yücel'in bu 'çıkarcı' siyasetiyle ilgili çok çarpıcı bir başka ayrıntı daha var. Kaftancıoğlu, kongre konuşmasında, "Keşke karşımda adaylar olsaydı ve yarışsaydık" dedi. Yücel ise, karşısına aday çıkmasına kendisi izin vermedi. Oysa, Cüneyt Oğuz'la kendisine adaylık için verilmiş mükerrer imzalardan feragat edip bu imzaların sahibi delegelerden ricada bulunabilirdi. Belki Oğuz'un rakibi olmasına izin verseydi, böyle bir hüsranla karşılaşmazdı. Yani kendi etti, kendi buldu. Bu saatten sonra, o makamda oturması hep tartışma konusu olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.