İnadına daha çok demokrasi
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in düzenlediği İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi'ni çok eleştirdik.
Nasıl eleştirmeyelim ki, neoliberalizmin insanlığın son noktası olduğunu iddiia eden Prof. Dr. Francis Fukuyama gibi isimlere, ABD'den Türkiye'nin iç işlerine karışmasına imkan sağlayan bir platform haline bile getirildi. Ayrıca önceki günkü finalde ağır basan 'müsamere' tadı da bizce işin ciddiyetini kaçıran unsurlardan biriydi.
Ancak, kongrede hiç kayda değer şeyler konuşulmadı dememiz de doğru olmaz.
Birçok değerli isim görüşlerini paylaştı.
Bizce Ege Sanayici ve İş İnsanları Derneği Yüksek İstişare Kurulu Başkanlığı'nı da yürüten Sıtkı Şükürer'in yaptığı konuşma da bunun örneklerinden biriydi.
28 ŞUBAT KARANLIĞINDAN ÇIKTIK
Şükürer ile dünya görüşü ve siyasi olarak aynı çizgide değiliz. Ancak böyle olmasak da kendisinin 'entelektüel' kimliğiyle, İzmir iş dünyasında sözüne en fazla itibar edilen isimlerden biri olduğunu söylememiz gerekiyor. Bakmayın siz bazılarının algı operasyonlarına...
Ülkemizde son 20 yılda demokrasi adına önemli ilerlemeler sağlandı. Başörtülü kız çocuklarının üniversitelere alınmadığı 28 Şubat karanlıklarından çıkıp bu ülkenin mütedeyyin insanlarının artık baskı altında olmadan yaşama imkanına sahip olduğu bir döneme geldik. Bugün kimse ne dini inancı ne de etnik kimliği üzerinden sorgulanmıyor. Bunun aksine tek bir örnek bile gösterilemez.
ALGI OPERASYONU YAPILIYOR
PKK ve FETÖ gibi azılı terör örgütlerinin ümüğüne çökülmesi ve bu örgütlerin propagandasına karşı hukuk çerçevesinde gerekli müdahalenin yapılması bazıları tarafından kirli bir propagandayla sanki demokrasimizde bir sorun varmış algısıyla sunulmaya çalışılıyor. Ancak bu ülkenin sağduyulu insanları gerçeği net bir şekilde görüyor. Kimse, bölücülüğü ve bu ülkede emperyalist devletler adına 'paralel yapılanmaya gitmeyi' demokrasi olarak dayatmaya kalkmasın...
"TEK TİPLEŞTİRME ÖMRÜNÜ TAMAMLADI"
Şükürer'in konuşmasına dönersek....
Şükürer, "Cumhuriyet'in gerçek manada 'demokrasi' ile sarmalanma zamanı gelmiştir" diyor. Evet biz de bu söze katılıyoruz.
Dediğimiz gibi özellikle son 20 yılda demokraside gelinen aşamayı, tüm bu algı operasyonlarını çekenlere inat daha da ileri götürmeliyiz. Bu vesileyle Şükürer'in konuşmasından altını çizdiğimiz şu satırları da size aktarmak istiyoruz:
● 1908'de başlayan 2. Meşrutiyet Dönemi; erken Cumhuriyet'ten daha demokratikti.
● Cumhuriyet bir "Devrim"di. Her Devrim gibi topluma dair tasavvurları vardı. Bu anlamıyla "demokratik" olması beklenemezdi.
● Çok kimlikli, çok dinli ve binlerce yıl geçmişi olan "kadim" yapı, şartların gereği denilerek törpülenmiş ve toplum tektipleştirilmeye çalışılmıştı.
● Atatürk sonrası tek parti döneminin bürokratik yapısı çok sesliliğe mesafeli kalmaya devam ederek, vesayetinden vazgeçmedi.
● Özgür birey; onu kendisi yapan tüm kadim değerlerini rezervsiz, kana kana, doyasıya yaşayabilen ve bu sayede iç dünyasında huzurunu temin etmiş, aklını vicdanı ile yönlendiren kişiye denir.
● Bu anlamıyla tektipleştirme ideolojisi insani boyutu itibari ile ömrünü tamamlamıştır.
● Artık birincil önceliğimiz ortak değerlerimizin çelişkilerimize çok daha ağır bastığını 85 milyona hissettirmektir.
Evet... İnadına daha çok demokrasi....
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.