İzmir çorba gibi!
Hatay Caddesi trafiğe kapatıldı.
Ulaşımın, İnönü Caddesi'nin alt ve üst kesimlerinden sağlanacağı açıklandı.
Müjdeli haber gazetelere verilen sayfa sayfa ilanlarla duyuruldu.
Güzeregahların tarifi otobüslerin içine asıldı.
* * *
Bu uygulamanın ilk gününden notlar...
Fahrettin Altay Meydanı'nın neresinden girileceği, neresinden çıkılacağı barikatlar üzerine yerleştirilmiş oklarla belirlenmeye çalışılmış ama araçların yön bulmasına yarayacak izahlı işaretler veya görevliler ortalıkta yok.
Burası tam bir çorba...
* * *
Fahrettin Altay Meydanı'nı Mithatpaşa Caddesi'ne bağlayan köşedeki durağa bir otobüs yanaştı.
İnsanlar kapıya üşüştü...
Bir yolcu sordu:
"Konak değil mi?"
Şoför:
"Evet" dedi ve ekledi:
"Ama, İnönü Caddesi'ne çıkacağım oradan geçeceğim..."
Herkes tornistan etti.
Konağa sahilden gidecek otobüs bekleyişi başladı.
* * *
Hatay Caddesi'nin trafiğe kapatılmasının getireceği sorunların başında, buralarda nafaka peşinde koşan binlerce esnafın ne olacağı geliyor?
İzmir aynı acıyı, daha küçük ölçekte de olsa Fevzipaşa Bulvarı'ndaki metro kazıları sırasında yaşamıştı.
Yüzlerce esnaf siftah etmeden kepenk kapamış, işyerleri bir bir göçmüş, ekmek kapıları yanmıştı.
* * *
Hatay-Üçkuyular hattında metro işkencesi aylardır sürüp gidiyor.
Esnaf zaten yıkılmış...
Bu esnaf kardeşlerimiz, üst üste gelen bu acımasız şehircilik gayretinin yükünü kaldırır mı, kaldıramaz mı?
Onu zaman içinde göreceğiz.
Bir vefa borcu ödemesi!
Demokrat Parti Kongresi ilginç bir kulis notu...
Dr. Aytun Çıray'ın istifasından sonra Cindoruk'a karşı tutum alacağı beklenirken tam tersi oldu. Çıray var gücüyle Cindoruk'un listesini destekledi. Desteklemekle kalmadı listenin oluşmasında da "ricaları kırılmadı."
Kongreden bir gün önce Çıray, önce kadim dostları Aydoğan Karaoğlu ve Raif Şaşmaz'la Köroğlu Caddesi'ndeki işadamı arkadaşının ofisinde buluştular. Bir saat sonra İzmir'in delege çoğunluğuna sahip tüm ilçe başkanları oradaydı. Herkes fikrini söyledikten sonra dört kişiyi destekleme kararı aldılar: Ufuk Söylemez, Erkut Şenbaş, Ayşem Kalyoncu ve Yunus Yunusoğlu.
* * *
Genel Merkez'den bir başka ricaları da Aydoğan Karaoğlu'nun yedek bir veya ikinci sıraya yazılmasıydı. Daha sonra Çıray, Cindoruk'u destekleme kararlarını ve nedenlerini Ödemiş ve Tire ile de paylaştı ve onlarla da görüş birliğine vardılar. Ertesi gün listeler açıklandığında "kadim dostlar" gurubunun tüm isteklerinin yerine geldiği görüldü, biri hariç... Aydoğan Karaoğlu yedek liste yedinci sıraya yazılmıştı. Ekip tekrar harekete geçti ve birlikten güç doğdu. Tam altı kişi çizilerek Aydoğan Karaoğlu birinci sıraya çıkarıldı. Sonra ne mi oldu? Asil listeden Bahattin Yücel'in istifası üzerine Aydoğan Karaoğlu da artık GİK üyesi. Bu kongre özellikle İzmir delegesinin emirle değil, akılla ve rica ile hareket ettiğini ortaya koydu. Siyaset kısa vadeli hesap kaldırmıyordu.
Çıray'a sordum:
"Bu nasıl iş, hani siyaseti bırakmıştınız?"
"Sayın Cindoruk'a karşı vefa borcumu ödedim. Hepsi bu!" diye cevap verdi.
fıkra
Derler mi?
Evin uşağı bütün mücevherlerini çalmıştı. Kadın durumu anladı ama adama acıdığı için, polise şikayet etmeden önce, uşağı bir kenara çekip şu teklifte bulundu:
"Fehmi, bir an için zaafa kapıldığını kabul ediyorum. Bana mücevherlerimi nereye sakladığını söyle, seni polise şekayet etmeyeyim."
"Olur mu hanımefendi" diye diklendi uşak: "Bu sizin yaptığınıza düpedüz şantaj derler."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.