Çiçek Pasajı'ndan...
Bir Karşıyaka sevdalısı olan Fikret Topaç anlatıyor:
"Babam ve arkadaşları Celal'in yerine takıldıklarından ben oraya gidemezdim.
Burası ortasında havuz olan aydınlık ve yüksek tavanlı, fayans kaplı büyük bir alandı.
Cumartesi akşamları dansöz oynatılır.
Ancak herkes biribirine çok saygılı olarak oturur hiç kavga çıkmaz, canı isteyen koro halinde şarkı söylerdi. Bu arada iyi şarkı söyleyen masaya diğer masalardan meze gönderilirdi.
* * *
Hoca'dan her zaman çekindim.
Kıyıya yanaşan yunusları köpekbalığı zannettim.
Konak'a gitmek için vapura binerken, 'Karnım acıktı!' diye mızmızlandım. Anneme aldırdığım Reşadiye Fırını gevreğini parçalayıp körfezin ortasında, denizin iki metre altında gördüğüm sürüler halinde dolaşan, kefallere attım.
Ege Yat kazıklarından midye çıkartıp, teneke üzerinde kızartıp yedim.
Meyve yemek için duvarından zor bela atladığım bahçenin üzerinden Girne Bulvarı'nın geçişini, ağaçların köklenişini ağlayarak izledim.
* * *
Akşamları sahilden geçen arabaları sayarak, arkadaşlarımla oynadım.
Karpuz çekirdeklerini kavurup, yazlık Rüyam Sineması'nda kendime çerez yaptım.
Geceyarısı fidanlığın içinden geçerken ıslık çalıp avaz avaz şarkı söyleyerek korkumu yenmeye çalıştım.
Karşıyakalı'da kız arkadaşımla buluşup, Çamlık'ta elini tutmaya çalıştım.
Reşadiye'den Hergelen Meydanı'na, onlarca kişiyle selamlaşıp konuşarak iki saatte gittim.
Majestik'te bilardo oynarken, Hasan Amca'nın 'Vakit tamam'ından 5 dakika çalmaya çalıştım.
* * *
Karakulak kimdir?
Karakulak, Karşıyaka'nın medarı iftiharidır.
Belki bilenler, belki bilmiyenler vardır. 'Karakulak' Karşıyaka'nın tanınmış isimlerinden, temiz insan, verici insan, pek az bulunan insanlardan biriydi.
Herhalde soyadı Karakulak'tır bilemiyorum.
Dükkanı, ses sineması sokağı ile (şimdiki tiyatro sokağı), banka sokağı arasında eski belediye sokağının karşısında idi.
* * *
Esasında dükkan gibi değildi. Evinin bir odasını, caddeye bakan tarafını dükkan yapmıştı. Odanın penceresinden müşteriye hitap ederdi. O esasında bir akdar dükkanı idi. Her şey vardı. Çıtçıttan çengelli iğneye, baharatların her çeşidine kadar. Kitap da kiralardınız. Mesela ben ondan çok kitap kiraladım. Gecesi 5 kuruştu.
Hüseyin Rahmi Gürpınardan Halide Edip Adıvar'a kadar. Fransız edebiyatindan pardayanlara kadar (10 cilt) daha birçok kitabı hep ondan kiralayıp okudum.
* * *
Müşteriyi hiç geri çevirmezdi. Bir tane çengelli iğne isteseniz hayır, 'demette 10 tane var olmaz' demezdi.
Demetten bir taneyi çıkarır, mesela 'bir kuruş' derdi.
Birkaç defa zor durumda kaldım kendisinden beş lira, on lira borç almıştım. Deftere isim, miktar yazar, adres almazdı.
Enson kendisinden 50 lira ödünç almıştım. Uzun bir müddet uğrayamamıştım. Parayı ödemek icin geldigimde, akdar dükkanının ön cephesi modernleşmiş, oğlu duruyordu dükkanda. Karakulak gitmişti.
Allah'ın rahmetine kavuşmuştu.
İki oğlu vardı. İkisi de dükkanda idi. Amma orası artık aktar dükkanı değildi, içersinin karmaşalıklığı yoktu. Modernleşmişti.
Dedim ki, "Babanıza borcum olacak."
Defteri açtilar "Evet, 50 lira" dediler.
Helallaştım, ayrıldım.
Bir müddet sonra Karakulak'ın dükkanı kapandı.
Senelerce Karşıyakalılara hizmet vermiş o iyi insan göçmüştü.
Yıllar, yıllar da geçse, biz Karsiyakalılar onu her zaman anacak ve rahmet okuyacağız.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.