Köftecilikten milyarderliğe
Herkeste bir "yarın endişesi" vardı ve her adım atışta tedbir vardı.
İnsanlarda, "Ne olur, ne olmaz..." kuşkusu yer etmişti.
Türkiye o harbe girmemişti ama dünyada olup bitenlerin etkisi altındaydı.
Ekmek karne ile dağıtılıyordu; zaman zaman geceleri karartma uygulanıyordu.
Evlerin pencerelerine siyah kağıtlar gerilmişti.
Kültürpark'ta kurulan İzmir Fuarı o yıllarda enternasyonal değil, ulusal fuardı.
Pavyonlarda ışıklandırma hemen hemen yok gibiydi.
Eğlence yerlerinin üstü kapatılmıştı.
* * *
İşte o ulusal fuar günlerinde, Lunapark kenarındaki Atlı Spor Kulübü'nün dibinde bir köfteci tezgahı kurulmuştu.
Bir kavak ağacı dibindeki bu tezgahta, uzun boylu bir delikanlı cızbız köfte kızartır ve dağıtırdı.
Salih isimli delikanlının "cızbız köftesi", fuar ziyaretçileri için kaçırılmaz bir damak keyfi olmuştu.
Yanındaki piyaz da parasızdı...
Müşterileri arasında genç kızlar çoğunluktaydı diyebiliriz.
Gecenin bir vaktinden sonra, fuarda konser veren sanatçıların da uğrak yeri olmuştu bu yakışıklı delikanlının köfteci tezgahı...
Baş müşterisi de Müzeyyen Senar dı...
* * *
1948-49 ve sonraki yılların fuarındaki o delikanlı köfteci, dün "süper milyarder olarak" toprağa verdiğimiz Salih İşgören'den başkası değildi.
Yakın çevresinin "Salih Abi"si, birlikte çalıştıklarının "Salih Beyfendi"si ve "babası" Salih İşgören, zaman zaman "Hayatım Roman..." der, "Haydi Abi yazalım" teklifini de şöyle karşılardı:
"Zamanı değil, daha kocamadım..."
İşte o roman gibi hayatın defterindeki son yaprak da kapandı...
Ve o "orman gibi hayata" sığdırılan borsa atakları, piyasa değerlendirmeleri ve ardından dalga dalga gelen hayır yatırımları, vakıflar.
Salih İşgören'ı kaybettik ama o öbür dünyaya çuval çuval hayır duası, "Allah razı olsun" temennisi ile gitti diyebiliriz.
Nur içinde yatsın, mekanı cennet olsun...
siyasetten
Meclis'e bir Alaşehirli lazım...
Milletvekili genel seçimleri kimine göre Mayıs'ta, kimine göre Haziran'da yapılacak.
Hangi şık olursa olsun Türkiye seçim havasına girdi.
Parti teşkilatlarında görev yapan milletvekili adayı olmak isteyenler istifa etmeye başladılar.
Medyada ve kulislerde hergün değişik isimlerin adaylığı yazılıp çizilip konuşulmakta.
Bu her seçimde yaşanan doğal bir olaydır.
Aday listeleri kesinleşinceye kadar bunlarla yatıp kalkmaya hazır olalım.
***
İşte bu aşamada, yine bir Alaşehirli olan Tevfik Diker'den bir çağrı var.
"Ne yapıp, yapıp Alaşehir'i TBMM'de temsil ettirmenin yolu bulunsun.
Alaşehir'i TBMM'de temsil edecek kişinin kim olacağına Alaşehirliler karar vermeli.
Tabanın istediği bir isim üzerinde mutabakat sağlanmalı.
Manisa milletvekillerini tenzih ederim yanlış anlamasınlar, ellerinden geldiğince Alaşehir'e geldiler gittiler ama Alaşehir'in istediği ve alıştığı bu değildir.
Alaşehir geçmişte olduğu gibi, Ankara'da kendilerine sahip olacak birini arıyor."
hayattan
Balkonda kim kilitli kaldı?
Bülent Buda, Türk sporunun ve Türk spor basınının renkli simalarından.
İzmirspor'da, İstanbulspor'da ve Fenerbahçe'de uzun yıllar başarıyla top koşturdu.
Şimdi de köşe yazıları ve kritikleriyle futbolumuza katkı veriyor.
Buda, son derece renkli bir kişiliktir aynı zamanda. Dobracıdır, arkadaş canlısıdır, sohbetlerin aranılanlarındandır. Geçen hafta Antalya'da Sera Otel'de yapılan Türkiye Spor Yazarları Derneği Eğitim Semineri'ne katıldı.
* * *
Seminerler belki sıkıcı gelebilir ama arda kalan zamanlar hayli neşeli geçer. Tabii, akşamları da yemek ve ertesinde demlenme kesindir. Seminer otelde yapıldı. Bülent Buda, bizim Yalçın Küçükdamar'la aynı odayı paylaştı. Gece yenilip içildikten sonra Yalçın bir baktı, Bülent Buda kayıp. Başladı aramaya, başına birşey gelmesin diye. Aradan bir 10 dakika geçti, Yalçın'ın telefonu çaldı.
***
Karşıda Bülent Buda... "Yalçın çabuk odaya koş, hava almak için balkona çıktım, kapıyı çekmişim. Kapı kolu içeride kaldığı için şimdi odaya dönemiyorum. Hava soğuk, donacağım."
Yalçın odaya çıktı, Buda'yı kurtardı. Cep telefonunu icad edenlere de teşekkür etti. Ya cep telefonu olmasaydı...
küpe
Genellikle bütün yanlışlıkların altında gurur yatar.
Ruskin
fıkra
En doğru yol
"Çocuklar! Allah'ın günahlarımızı affetmesi için ne yapmak lazım?"
Aceleci bir küçük parmak kaldırıp hemen cevap verdi:
"Önce günah işlemek, ondan sonra da bu günahı affetmesi için Allah'a dua etmek."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.