"Hastayı eve götürme" İzmir’de tarih oluyor
Bu tür hastalıklarda "hastanemizde yapacak bir şeyimiz yok evinize götürün" cümlesi hasta ve hasta yakınlarının sıklıkla duyduğu bir cümle...
Bu, hastaların bir tür kaderlerine terk edilmesi anlamına gelmektedir. Özellikle hasta yakınları bu durumda ne yapacaklarını bilemez.
* * *
Hastaya nasıl bakacakları konusunda başvurabilecekleri bir merkez de maalesef yok. Bu nedenle hasta yakınları da önemli oranda psikolojik problem yaşarlar. Aslında bu tür hastaların bakımını sağlamak devletin görevidir ve bu bir insan hakkıdır.
* * *
Gelişmiş ülkelerde bu konuda hizmet veren 'Palyatif Bakım Merkezleri' yaygındır. İşte bu aşamada, Ege Üniversitesi palyatif bakım ile ilgili Türkiye'nin ilk araştırma ve uygulama merkezini açarak bu konuda bir öncülük gerçekleştiriyor.
Merkez Müdürü Prof. Dr. Rüçhan Uslu başta kanser hastaları olmak üzere kronik hastalığı olan, acı çeken ve bakıma ihtiyaç duyan tüm hastalara bu bakımın verileceğini söylüyor.
* * *
Hastaların ağrılarının giderilmesi, rehabilitasyonlarının yapılması, psikolojik problemlerinin giderilmesi ve beslenmelerinin ayarlanması gibi akut ihtiyaçları Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi'ndeki yeni açılan yataklı birimde giderildikten sonra bakımlarına evde devam edilecek. Prof. Dr. Rüçhan Uslu bu ekibin 2005 yılından beri yaklaşık 5 bin hastaya hizmet verdiğini ve bu konuda yeterli tecrübe kazandıklarını söyledi.
* * *
En önemli hedeflerinin hasta ve yakınlarını teşhisten itibaren yalnız bırakmamak, hastalık sürecinde her türlü fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarına cevap vermek olduğunu ifade etti.
* * *
Merkez'de görev alan öğretim görevlileri:
* Merkez Müdürü Prof. Dr. Rüçhan Uslu (Tıbbi Onkoloji Uzmanı)
* Merkez Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Meltem Uyar (Ağrı Uzmanı)
* Merkez Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Hayriye Elbi (Psikiyatri Uzmanı)
* Prof. Dr. Mehmet Uyar (Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı)
* Doç. Dr. Sibel Eyigör (Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı)
* Doç. Dr. Mehmet Kantar (Çocuk Onkoloji Uzmanı)
* Yrd. Doç. Dr. Yasemin Kuzeyli Yıldırım (İç Hastalıkları Hemşireliği Öğretim Üyesi)
* Derya Bıçaklı (Uzman Diyetisyen)
* Aysel Avcı (Danışman Hemşire)
İrtibat telefonu: 0232 390 43 87
spor
100. yılda KSK'ye 10 bin üye
Atakişi, KSK'nin Onursal Başkanı Selçuk Yaşar'ın da Karşıyaka sevdasını uzun zamandır incelemekte ve yazıya dökmektedir. Şimdi onun ilginç önerisini okuyalım:
* * *
"Selçuk Bey, Ulaştırma eski Bakanı Binali Yıldırım'ın Karşıyaka Spor Kulübü'nü ziyaretinin ardından Divan Başkanı Tahir Türetken, Lemi Yerli, Gökhan Nil ve benim de katıldığım bir toplantı yaptı. Daha sonra Volkan Alposkay ve Semih Türetken'in de katılmasıyla görüş alışverişinde bulunuldu. Amaç kulübün üye sayısının çoğaltılması, yeni kişilerin KSK'ye kazandılmasıydı.
Selçuk Yaşar'ın KSK'nin üye sayısının artırılmasına büyük önem verdiğini biliyorum. 1957 yılında başkan seçildiğinde, yönetim kurulunun yayınladığı ilk bildiride üye sayısının artırılması maddesi bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar sonrasında dönemin şartları göz önüne alındığında üye sayısında büyük bir artış olmuş.
* * *
Geçtiğimiz hafta yapılan genel kurulda da kulübe yeni üyeler kazandırılması konusunda ciddi çalışmalar yapılması gereğini bir kez daha gündeme taşımıştır. Şimdi yapılması gereken yönetim kurulundan bir kişinin gözetiminde özellikle gençlerden bir komite oluşturulması ve hemen çalışmalara başlanılmasıdır. Bu komite 'KSK'ye 100. Yılda 10 BİN Üye' sloganını da benimseyip kendine gerçekleşebilir hedef de belirleyebilir. Üstelik bu yeni üyelere hazırlanacak "100. Yıl Üye Sertifikası" verilerek katılım teşvik edilebilir."
Selçuk Yaşar'ın Genel Kurul'da yaptığı konuşmasından yola çıkan Tufan Atakişi'nin önerisi bence uygulanmaya değer.
küpe
Yalanın erkekler için ne kadar gerekli olduğunu bir tek kadınlar ve doktorlar bilir.
Anatole France
fıkra
Top erken patlayınca...
Rize'de ramazan topu yanlışlıkla 10 dakika önce patlamıştı. Bütün Rize iftarı 10 dakika erken açtı.
Daha sonra ilgililer toplanıp, Rize'da bir gün daha oruç tutulmasına, bunun da radyo ve televizyon kanalları ile açıklanmasına karar vermişlerdi.
Duyuru yapılınca, Almanya'daki Rizeliler Türkiye'yi aradı ve sordu:
"Biz de bir gün fazla oruç tutacak mıyız?"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.