Yeter artık bu kahpelik!
"Bu kan yerde kalmayacak" gibi afralı tafralı konuşmaları çoook dinledik.
Sonunda iş geldi dayandı ve Ankara'nın buhar yüklü havası içindeki demokratik açılım ve yeni anayasa çalışmalarına...
Bu hava içinde her kafadan bir ses çıkıyor, İmralı'daki "bebek katili" de arada bir kafasını uzatıp fetva vermeye kalkıyordu ki, Diyarbakır -Silvan yolunda bir kahpelik, kalleşlik sergilendi.
Bir aşağılık pusu 13 vatan evledini aramızdan aldı.
Yedi askerimiz de yaralı...
Bu aşağılık saldırının hemen ardından sahneye konulan senaryonun konusu da, adına "demokratik özgürlük" dedikleri güya isyan bayrağı açmak...
Bu kukla özgürlük senaryosunu anlatan BDP milletvekili Aysel Tuğluk'a göre; Kürt Halk önderi (!) Öcalan'ın daha fazla katkı sunması için gerekli koşulların yaratılması isteniyor.
Bu kuklu kongreyi oluşturanların sıyretini bakın...
Bunlar yaktıkları elektriğin parasını ödemezler, vergilerini vermezler, saldırdıkları dükkanlara verdikleri zararı karşılamazlar.
Her türlü hergeleliğin içindeki bu sözde "özgürlükçüler"e bu hakkı nereden bulduklarını sormak lazım.
Bunu gerçekleştirecek güçler elbette vardır ve kendilerin göstermeleri de an meselesidir...
CHP'de bu iç savaş bitmez
CHP'nin mayası icabıdır, bu tür tartışmalar.
Ta, İnönü'lü günlere kadar uzanırlar.
Ecevitli CHP günlerinde da aynı hamam aynı tas.
Oğul İnönü de CHP Genel Başkanlığı günlerinde, parti içindeki kapışmalardan nasibini almıştı.
Baykal'lı CHP de bu kulis dümenlerinden geçilmez olmuş ve Cumhuriyeti kuran parti böyle havalar içinde bugünlere gelmişti.
Şimdi partinin başında Kemal Kılıçdaroğlu var.
Onun da başında aynı gaileler...
Klikler, türlü ayak oyunları ve "ben size demedim mi?"lerle sürüp giden öyküler ve ardından gelen tehditler:
"Kurultay isteriz...."
"Yürüyelim arkadaşlar...."
***
Seçim gölgesindeki ilk çatışma İzmir'de kendini gösterdi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP İzmir milletvekili listesinin en kibar adamı M: Ali Susam'a öyle bir patladı ki, bunu duyanlar "evlere şenlik" dediler.
Uçuklayan dudaklarına ilaç aradılar.
"Seni milletvekili yapanın Allah belasını versin..."
sözleri yaman bir öfkenin ürünüydü.
***
Çok geçmeden Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm'den, İl Başkanı Tacettin Bayır'a gelen salvunun içinde müthiş bir itham vardı.
"Sen bir cellatsın..."
Kürüm'ü böylesine dehşetengiz biçimde öfkelendiren de, Bayır'ın iki ilçe başkanını disiplin kuruluna verilmesi girişimiydi.
***
Ve son perde...
CHP İzmir'in ele avuca sığmaz çocuğu Aziz Demir de sonunda patladı.
Parti'den ihraç istemi ile Disiplin Kurulu'na verilen Aziz Demir, niçin yargılandığını bilmiyor ve konuşuyor:
" Beni ihraç etmezseniz namertsiniz.
İzmir milletvekili olan Mehmet Ali Susam'a basın huzurunda ağır ithamlarla sözlü el kol hareketiyle ağır itamda bulunan Aziz Kocaoğlu neden ve niçin disipline verilmiyor. Önce Aziz Kocaoğlu'nu yargılayın."
***
İşte 15 Temmuz 2011 tarihi itibariyle CHP'nin hali...
Adamlar, birbirleriyle itişip-kakışladan, kapı önündekiler ile uğraşmayı bırakmışlar.
Günün fıkrası
Bıraktığın gibi
Adam bir yıl sürecek bir geziye çıkıyordu. Güvendiği arkadaşına:
"Karımı sana emanet ediyorum, ona iyi bak. Zira hamiledir" dedi.
Arkadaşı "Huzur içinde gidebilirsin. Söz veriyorum, bıraktığın gibi bulacaksın" diye teselli etti.
Adam gitti, bir yıl sonra döndüğünde karısı yine hamileydi.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.