Sokağın sağı cezalı, sol tarafı özgür...
"Kaldırımlardaki masa-sandalyeleri kaldırınız. Yayalara ait yolu daraltıyorsunuz."
Konsepti, masa ve sandalyelerin bulunma esasına dayalı kimi işyerleri bu durumdan rahatsız oldu.
Gittiler, belediye meclis üyesi biriyle konuştular.
Başkan Yardımcısı Cumhur Şenolsun'a itirazları iletildi.
Öğrendiler ki, Hocazade Camii cemaati tarafından şikayet edilmişler. Herhalde ibadete engel oluyor diye...
Belediye de cemaatin şikayetini haklı bulmuş olsa gerek.
Ali Çetinkaya'daki esnafın masa-sandalyesi toplatılıyor.
Ancak!
Caminin sırasında olan (Devlet Hastanesi sırasındakileri) esnafın masa-sandalyelerini toplatırken karşı kaldırımdaki esnafın masa-sandalyelerine dokunmuyor.
Sokağın sağı cezalı, solu özgür.
Yılların esnafı Tacim Yükrük, işler azalınca 1 kişiyi çıkarmak zorunda kalıyor. Bitişiğindeki de, bir işçiye yol veriyor.
Sonuçta esnaf mağdur!
* * *
Esnaf bulduğu çözümü şöyle dile getiriyor.
"Hiç olmazsa sadece cuma günleri belediyenin yasağına uyalım. Diğer günler, gelen geçenin yolunu engellememek koşuluyla müşterilerimize hizmete devam edelim."
Ve Tacim Yükrük'ten son söz:
"Böylece hem biz hem de cami cemaati rahatsız edilmemiş olur. Çünkü biz başkalarını rahatsız etmek istemeyiz. Ama karnımızı doyurmak için işimizi de yapmalıyız.
Bu konuda Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan'ın esnafa sahip çıkmasını bekliyoruz."
Balık ihracatında patlama
Kültür balıkçılığında Türkiye inanılmaz noktalara ulaşıyor.
Bunun yanında ihracat da aynı hızla yol alıyor.
Nerede bir su ürünleri fuarı varsa, Türkiye de orada var.
Bu da bir gerçek.
Sinan Kızıltan bir İzmir delikanlısı ve Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mumuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı.
Sinan Kızıltan'a son durumu sorduk, o da anlattı: "Bugüne kadar Brüksel, Dubai, Moskova, Almanya ve Amerika'ya gittik. Oralardaki firmalara su ürünlerimizi tanıttık. Bu ülkelere ihracatımız düzenli olarak artıyor. Şimidi yeni hedeflerimiz var. Çin önemli bir pazar. Uzak Doğu ülkelerine de gideceğiz."
* * *
Sinan Kızıltan'a dünya piyasalarındaki durumu ve Yunanistan ile rekabetin hangi seviyede olduğunu sorduk.
Kızıltan'ın yanıtı şöyle:
Yunanistan'ın 80-90 bin ton, Türkiye'nin 60-70 bin ton üretimi var. 2012'de en yakın rakibimizi yakalarız. Bunda yurtdışı fuarlara katılım ve uluslararası tanıtım etkili oldu. Artık, Yunan balığı olarak bilinen levrek ve çipura, Akdeniz balığı olarak tanınıyor. Türkiye'nin pazarda söz sahibi olduğunu bütün dünyaya göstermiş olduk."
çimenden
Gölgelikler üzerine...
Yazın en arananıdır bir gölgelik alan. Güneşin yakışı, içinin ısınmasının sınırını aştı mı, bir kaçış yeridir gölgeler. Nefes aldırır, rahatlatır. Kimi tentedir, kimi şemsiye, bazen balkon olur, bazen kahvehane.
Gölgede, hele de sıcağın kavurduğu saatte, esas istenen, esen bir meltemin serinliğidir. Rüzgarın nefesi sardı mı seni, ne sıcağın fazlası kalır, ne de yakan ateşi.
* * *
Gölgeleri takip ettiğinde, fark edersin ki, insan eli ile yapılanlara sığındığında rüzgar nadiren uğrar buralara. Kandırmacadır bu gölgeler. Esas ferahlık, doğadan kopup gelendedir. Ağaçtadır. Tüm bereketiyle sarar seni. Sadece meyvelerini paylaşmakla kalmaz, gölgesini de sunar cömertçe.
İster tek başına git, ister aileni arkadaşlarını al yanına, gölgesinin azaldığını görmezsin ağacın. Ben sana meyvemi, gölgemi verdim, sen de bana su ver demez. İstemez, beklemez karşılık.
* * *
Doğadan geleni doğada bulursun ancak. Yapaydan uzak, kendiliğinden oluverir. Mevsim döner, kış gelir. Sıcağı özler, gölgeyi beklersin. Güneşe de, ağaca da, gölgesine de, rüzgara da, teşekkür edersin. Farkında olmadan verdiklerini, hakkımızmış gibi, hiç düşünmeden kullandıklarımızı, onlar hatırlanmayı beklemese de sen bir iç çekişle dile getirirsin.
Çimen Erengezgin
küpe
En tatlı şarkılar, en acı duyguları dile getirenlerdir.
Shelley
fıkra
Hızlı fıkra
Bay Dupont ölmüştü. En yakın arkadaşı, dul eşini cenaze töreninden sonra evine kadar götürdü. Fakat, daha içeri girer girmez kadının ayakları dibine diz çöküp yalvarmaya başladı:
"Madam, sizi çılgınlar gibi seviyorum, size hayranım..."
Madam Dupont şaşırdı tabii. Biraz sonra toparlanıp cevap verdi:
"Affedersiniz, ama bu aşk ilanını yapmak için matem elbisemi çıkarmamı bekleseydiniz."
"Hay hay, buyrun içeri. Hemen çıkarın elbiselerinizi."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.