Kent Söyleşileri: İlk durak "Nokta"
İlçenin tarihi, kültürel ve sosyolojik yapısına ilişkin kente tanıklık edenlerin deneyimleri, anı ve düşüncelerinin ilçe sakinleriyle paylaşılması, ilçenin saklı kalan değer ve güzelliklerinin anlatılması amacıyla düzenlenen, "Kent Söyleşileri" etkinliği dikkat çekti. Çalıkuşu Kongre ve Nikah Salonu'nda gerçekleştirilen Kent Söyleşileri'nin ilki, "Noktam Eksik Olmasın" adlı kitabın yazarı Bekir Yurdakul ve Nokta semtinin Arap Hasan'ı Basın Sitesi'nde yaşayan tanıklarının anlatımlarıyla renklendi.
Yurdakul'un yönettiği etkinlikte, 1945 yılından bu yana semtin sakinleri ve "Noktam Eksik Olmasın" adlı kitabın da kahramanları, Cengiz Özdemir, Hippi lakaplı Hasan Özeren, Tito lakaplı Hüseyin Yılmaz, Mustafa Dalçam, Tango lakaplı Mustafa Göbel ve Ziya Çimer, çocukluklarının geçtiği Nokta'nın tarihi, sosyal ve kültürel özelliklerini, bölgede yaşanan değişim ve gelişimi anılarıyla, yaşamlarından kesitlerle izleyicilere aktardı.
* * *
"Noktam Eksik Olmasın" kitabını yazma serüvenini ve Nokta'yla ilgili bilgi aldığı kahramanları tanıtan Bekir Yurdakul, bir semtin kitabını yazmanın en iyi yolunun, çocukluğu o semtte geçmiş insanlarla konuşmaktan geçtiğine dikkati çekti.
Yurdakul, "Bana yaşadığın semtin 40 yılını yazmak ister misin dediklerinde hemen kabul ettim ve Nokta'nın sokaklarında gezinerek, sakinlerini ziyaret etmeye koyuldum.
Bir semtin tarihini, kültürünü en iyi çocukluğu orada geçmiş kişilerden dinleyerek yazabileceğimi biliyordum. Cengiz Özdemir, Hasan Özeren (Hippi), Hüseyin Yılmaz (Tito), Mustafa Dalçam, Mustafa Göbel (Tango), Ziya Çimer ve Kenan Arslantaş'tan semtin derinliklerindeki öyküleri dinledim" dedi.
Yurdakul, Nokta'nın pek çok ünlü ismi yetiştirdiğine de değinerek, "Nokta İzmir'in tarih kokan güzide bir semtidir. Ayrıca, Sezen Aksu, Pakize Suda, Yılmaz Özdil, Mirgün Cabas, Meltem Cumbul gibi ünlü sanatçı ve yazarlar da Nokta'da yetişmişlerdir" diye konuştu.
* * *
Etkinliğe katılan Karabağlar Belediye Başkan Yardımcısı Nazmi Marangoz ise, yazar Bekir Yurdakul ve Nokta semti sakinlerine düzenledikleri etkinlik için teşekkür ederek, belediye olarak sanata, sanatçıya ve kültürel etkinliklere desteklerinin artarak devam edeceğini söyledi. Etkinliğin sonunda Yurdakul, Karabağlar Belediyesi'nin katılımcılara armağan ettiği "Noktam Eksik Olmasın" kitabını imzaladı.
hayattan
Pardonunuza pardon yani
Düşünebiliyor musunuz, futbolcusunuz ve önemli bir maça çıkacaksınız. Karşılaşmanın başlamasına dakikalar kalmış, teknik direktörünüz son talimatları veriyor ve soyunma odasına polisler giriyor, size yöneliyor ve "Şike soruşturmasında sen de zanlılar arasındasın, yürü dışarı" diyor ve stadın dışına çıkarıyor. Yaşadığınız psikolojik çöküntüyü söylemeye gerek yok. Önce olayı duyanlar bilmiş bir ifadeyle, "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Demek varmış suçu ki uygulamışlar" diyecekler. Kamuoyunu bırakın, takım arkadaşlarınızın bile kafasında, "Acaba yapmış mıdır?" diye bir soru işareti olaşabilir.
Ve ertesi gün Futbol Federasyonu'ndan açıklama: "Senin adın şike şüphelileri arasında yok. Yanlışlık olmuş, özür dileriz..." Hoppalaaa... Olayın muhatabı futbolcu, İstanbul Büyükşehir Belediyespor'lu, eski F.Bahçe'li Can Arat. Ve olay da tam Kayseri'deki Kayserispor maçına çıkarken gerçekleşiyor. Önce at çamuru, sonra temizlemeye çalış, pes yani. Böyle bir hata, böyle bir çirkin suçlama olabilir mi? Ben olsam ilgililerin, kusuru bulunanların burnundan getirir, maddi, manevi tazminat davaları açarım. Şike Yasası'na dönen ve ortalığı toz dumana katan Sporda Şiddet Yasası için uygulama yaparken, insanların kişilik haklarını zedelememeye özen gösterelim. Kaş yaparken göz çıkarmayalım.
Çirkin uygulamanın bir de takım boyutu var. Can Arat'ın maçtan önce soyunma odasından alınması, takım arkadaşlarının moralini de sıfıra indirmiş. Ve İst. Belediyespor, Kayserispor'a 1-0 mağlup oluyor. Teknik direktör Arif Erdem maçın tekrarını istiyor, "Futbolcularım sinirleri bozuk halde maça çıktılar ve normal futbollarını sergileyemediler" diyor. Haksız mı? Federasyon bu maçı mutlaka tekrar ettirmeli ve ayıbını örtmeye çalışmalıdır.
küpe
Söyleyecek yalan bulamayanların başvurduğu son çare gerçektir.
Marcel Lenoir
fıkra
Zavallı kör
Kör dilenci duvar dibine oturmuş:
"Gözleri görmeyen on çocuk babası şu fakire bir sadaka" diye dileniyordu.
Avucuna bir tek lira bırakan kadın merakla sordu:
"Hadi bir iki neyse ama ne yaptın da on çocuğun oldu?"
"Gözlerim görmüyor ki, ne yaptığımı bilmiyorum."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.