Çeşme bunu konuşuyor
Güzel bir kızdı...
ACI'yi bitirdi, 'Siyasal'a atladı sonra ver elini Londra...
Bir büyük holdingin önemli departmanını yönetti.
Sonra, çocukluk aşkı Mustafa ile karşılaştı ve evlendi.
Şimdi yaş altmışa dayanmak üzere...
Ama hala, o holdingin departman yöneticisi Ayfer'liğini evlilikte de sürdürüyor.
* * *
Mustafa, yanında Ayfer, arabası ile Çeşme'ye doğru gidiyordu. Otoban çıkışında polis arabayı durdurdu ve Mustafa Bey'den ehliyet ve ruhsatı istedi.
Trafik polisi ruhsatı incelerken Mustafa dayanamayıp sordu:
"Affedersiniz memur bey, bir kural hatası mı yaptım?"
"Evet! Emniyet kemerinizi bağlamayı unutmuşsunuz..."
Tam o sırada Çamur Ayfer sahneye çıktı:
"Memur bey siz bu adamı bilmezsiniz. Ben ne dersem her zaman tersini yapar. Daha evden çıkarken 'Emniyet kemerini bağla' dedim. Sırf ben dedim diye bağlamadı. Biraz önce köşeyi dönerken yine uyardım. 'Bak, kemerini bağla' dedim, inat etti, yine bağlamadı. Siz bu adamı bilmezsiniz, öyle inat, öyle inat ki, bir türlü beni dinlemez. Ona dedim ki 'Birazdan trafik polisi karşımıza çıkarsa, ya bizi durdurursa ne yapacaksın?' İşte dediğim oldu. Ödesin cezayı da aklı başına gelsin. Beni dinlemezse, daha çoook cezalar öder, çok perişan olur. İşte bu adam evlendiğimizden beri beni dinlemiyor."
Trafik polisi, Çamur Ayfer'in daha fazla konuşmasına meydan vermeden adama ehliyet ve ruhsatını uzattı:
"Beyefendi, buyrun ehliyet ve ruhsatınızı. Size zaten Allah cezanızı vermiş. Bir de ben ceza yazmayayım, cezanın cezası olmaz!"
siyasetten
Kaybeden başkan adayı meclis üyesi olmalı
2014'ün Mart ayında yapılacak olan yerel seçimlerin, bir yıl öne alınması gündemde. İktidar ve muhalefet eğer anlaşırsa, 14 ay sonra seçim var demektir.
Eski belediyeci ve aynı zamanda meslektaşımız olan Vecdi Altay'ın, bu seçim takvimine yetiştirilmesini arzu ettiği bir önerisi var. Altay'ı dinlediğinizde, önerisi son derecede mantıklı geliyor. Şöyle diyor Vecdi Altay:
"Bildiğiniz gibi, belediye başkanları, belediye meclis ve il genel meclis üyeleri, muhtarlar ve ihtiyar heyeti, 2972 sayılı yasa gereği seçiliyorlar. Partiler, ya atama ya da (eğer yapılıyorsa) ön seçimle başkan adayını belirliyorlar. Belediye meclis üyesi adayları da, hiç de demokratik olmayan bir yöntemle, genellikle başkan adayı ve parti tarafından listeye yazılıyorlar.
Seçimlere giriliyor. Kazanan başkan adayı ve listesi için sorun yok ama kaybeden başkan adayı için sorun çok.
Sen kalkacaksın aday olacaksın, kazanmak için mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev, gece gündüz demeden dolaşacaksın, ilçenle ilgili çok ciddi projeler hazırlayacaksın, yine çok ciddi harcamalar yapacaksın ve sonra da seçimi kaybedeceksin ama birçoğu hiç çalışmayan listendeki meclis üyesi adayları ise alınan oy oranına göre meclise girecek.
Burada çok ciddi bir haksızlık var. Hatta hiç demokratik değil. Önerimiz şudur: Belediye başkan adayı, seçimi kaybetse bile belediye meclis üyesi olarak meclise girebilmesi konusunda yasanın ilgili maddesinin yeniden düzenlenmesi ve daha demokratik hale getirilmesidir. Bu durum meclisi daha güçlü hale getireceği gibi, kaybeden adayın parti grubuna da hakim olmasını sağlayacaktır."
Altay'ın bu önerisinin en azından tartışmaya açılmasında yarar görüyorum. Bakalım iktidar ve muhalefetin İzmir temsilcileri bu konuda bir girişimde bulunacak mı?
tarihten
Değişen ne?
Meşrutiyet ilanından sonra hiciv üstadı Eşref, İzmir'e dönmüştü. İdamlar, sürgünler, haksız mahkumiyetlere meşrutiyetten çok şey bekleyenleri dehşete düşürürken, Eşref, Kordonboyu'nda birkaç arkadaşı ile oturmuş sohbet ediyordu.
İçlerinden biri:
"Ne değişti sanki. Yıllarca 'meşrutiyet' diye bağırdık. Ancak millet nerede ise istibdat devrini arar oldu. Gayretimize de yazık oldu. Eski hamam eski tas" diye hayıflanınca Eşref pos bıyıklarını sıvazlayarak güldü:
"Doğru" dedi ve ekledi:
"Eski hamam, eski tas. Lakin içindeki tellaklar değişti."
laflama
* Facebook profillerine "İlişkisi yok" diye yazılacağına, "Çelişkisi yok" diye yazılsa olmaz mı?
* Sermayeyi kedi mamasına yükledim. Yeni işimiz bol kazanç getirsin abi.
* Çok gol atacakmış, gol kralı olacakmış. "Taç Gözlü" bir futbolcu!
* Dal gibi bir kızdı. Mal gibi bakan bir oğlana vardı!
* Sen güzel komşumuzdun Fahriye Abla. Seni dikizlemeye doyamazdık!
İbrahim Ormancı'dan
küpe
Geçmiş bir dert için yakınmak, yeni dertler edinmektir.
Shakespeare
günün fıkrası
Serbestlik
Karadeniz kıyısındaki otele gelen İstanbullu turist iki gün sonra basmış feryadı:
"Seyahat acentesi bizi yollarken 'yemekte serbest seçim' diye söz verdi. Oysa iki gündür hamsiden başka yemek yok. Bunun neresi serbest seçim?"
Otelci duruma açıklık getirdi:
"İster yer, ister yemezsiniz. İşte size serbest seçim..."
Rafet Demir'den...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.