Rifat Sait'in 6'lar dünyası
İşte Sait'in İzmir için altı projesi:
1- İzmir'in oyunu değil gönlünü kazanmak gerek. Bunun için samimiyet şart. Halk adamı ve esnaf olmak gerekiyor. Vatandaş sizin ne kadar samimi olduğunuzu gözlerinizden anlayabiliyor. Gözlerini vatandaştan kaçıran, başkanlığı da kaçırır.
2- Başarıya gerçekten inanan ve inandıran bir kişi olmak. Sadece sizin inanmanız değil, arkanızdan gelecek teşkilatın da buna inanması ve sizinle yürümesi lazım. Sizi gören halk, "Evet, bu işi başarabilir, arkasından gidelim" dediğinde hayırlısı olsun demek zamanıdır.
3- İzmir'deki şu gruplara hakim olmanız çok önemli: Kadınlar, gençler, köyler, işçiler, emekliler, memurlar, ilçelerin demografik hemşeri grupları. Özellikle şu 3 grup seçimi çok farklı etkileyecek. Şu anda yaşları 18-21 yaşında olan ve bu seçimde ilk kez oy kullanacak gençler. Yeni Büyükşehir Yasası ile bu yıl Büyükşehir için ilk kez oy kullanacak olan köyler. Kendi oyları dışında, kocalarını ve çocuklarını etkileme gücüne sahip kadın seçmenler. Bunlara yönelik faydalı çalışmalar yapılması şart.
4- Büyük çalışmalar dışında İzmir'in her ilçesi için ayrı ayrı en az bir tane hızlı sonuçlanacak, pratik, yere basan, görünür projeler yapmak.
5- Görsel, yazılı, yerel, ulusal ve sanal medyayı çok iyi kullanmak. Bunun için profesyonel ekipler kurulacak, medya ile iletişim güçlü olacak. Siz ne kadar iyi olursanız olun, bunu İzmir'e duyuramazsanız bir sonuç alamazsınız.
6- Altı Sigma projesi. Bu proje, iş dünyasında kaliteyi gösteren bir çalışma olmakla beraber, siyasette ilk kez kullanılacak. 1990'lı yıllarda Amerika'da ilk kez GE ve Motorola gibi şirketlerde kullanılmış. Siyasette, seçmen odaklı çalışmayı ön plana alan ve hizmeti görev edinen bir metot geliştirilerek en az hata ile İzmir'i yönetme projesi diyebiliriz.
pazar gırgırı
Dinleme cihazı
Genel Başkan miting için gittiği şehirdeki otel odasında yatmadan evvel, dinleme aleti konulubilecek her yeri araştırdı.
Resim çerçevelerinin arkalarını, abujurların altını, sonunda yerdeki halıyı söktü ve birden, "Ahaaa" dedi, sevinçle odanın tam ortasına rastlayan yere 4 vida eli tutturulmuş çelik bir diski, izci bıçağı ile yavaşça söktü, özenle yerinden alıp pencereyi açıp dışarı fırlattı.
Ertesi sabah kahvaltıya indiğinde korumaları heyecanla sordu:
"İyi misiniz? Bir şeyiniz yok ya!"
Genel Başkan şaşırmıştı. Bu sefer o heyecanla sordu:
"Ne var? Niye soruyorsunuz?"
Koruma Müdürü "Yok bir şey..." dedi ve devam etti:
"Sadece dün gece sizin odanızın tam altında bulunan düğün salonunun dev avizesi misafirlerin tepesine düştü de, bir sürü yaralı var. Siz iyi misiniz? diye merak ettik."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.