Fransız mizah dergisinin yaptıklarının bir katliamla sonuçlanması, elbette kabul görecek bir şey değil.
Batı'nın demokrasi anlayışı ile bizimki farklılıklar taşıyor.
Onlar, İsa'yı bile rezil rüsva edebiliyorlar.
Vatikan, tavrını koruyor, mesele kapanıyor.
Yasaların yapacağı bir şey yok.
Bizde de öyle.
Bizde Hz.Muhammed'in bir resmi ya da karikatürü yayınlandığında mahkemeler bir şey yapamıyor. Ancak inanan Müslüman biliyor ki, İslamiyet'te böyle bir şey yok.
Vicdanlar isyan ediyor, o kadar.
Bir büyük gazetemiz, 1940'lı yıllarda birinci sayfasında böyle bir resim yayınlamıştı, kıyamet koptu. İki üç gün sonra da unutuldu gitti.
Kimse dava açamadı. Çünkü böyle bir yasa yoktu, hala yok.
Böyle bir yasanın var olduğunu kabul etsek, o zaman da laikliğe ters bir durum oluşacak, öyle değil mi?
...
Ancak bu özgürlüğü, inanan kitleleri rahatsız edecek şekilde istismar etmek doğru değil.
İnanmayanların, Fransa'daki mizah dergisinin yaptıklarını hoş karşılayacak tavırları, bizim toplumumuzun kabul edebileceği bir şey değil. Mizah dergilerimiz, maşallah, Fransız dergisinden geri kalmayacak karikatürler yayınlıyorlar ve muhafazakar kesimin hedefi haline geliyorlar.
Bu, apaçık bir provakasyondur.
Muhafazakar medya, elbette kendilerini eleştirecek. Çünkü o değerlere birilerinin sahip çıkması gerek.
Fransız karikatürcülere destek vereceğim deyip aynı hataya düşmek, toplumda bir kaos yaratabilir.
Türkiye, Orta Doğu'nun en demokratik ülkesi. Bu provokasyonlar oldukça, muhafazakarlık daha da bileniyor ve güçleniyor. O adamlar da kaş yapayım derken göz çıkarıyorlar.
Din ve dini değerler, dalga geçilecek şeyler değildir. Şaka kaldırmayan konular bunlar.
Tanıdığınız kötü örnekler, güzel dinimizin gerçek müritleri olmayabilir. Ama İslamiyet, dünyanın en son ve en güzel dini.
Onu tanımak, eleştirmekten ve alaya almaktan hem daha kolay, hem daha huzur verici bir şey.
Bunu deneyelim.
ege'den
Aliağa salıyor ve Karşıyaka soluyor
Aliağa'daki sorumsuz fabrika bacalarından sonra şimdi de termik santralın salgıları bu ilçede yaşamı insanlara zehir etmiş durumda.
Aytekin Zorlu bir Aliağa genci. Üç yıllık evli... Bu kesif dumandan zehirlenmemesi için iki yaşındaki oğlu Şafak'ı Urla'daki kardeşinin evine yollamaktan başka çare bulamadı. Minik Şafak şu günlerde annesi ile birlikte Urla'da günlerini geçiriyor. Tabii babasını özleye özleye...
Selim Canlı, Ali Razı Kutlu ve Sevindik Şensoy da aynı biçimde sıkıntılı Gercerli, Yeni Foça ve Bağarası sakinlerinden...
***
Bu pis hava Aliağa'nın yanı sıra Eski ve Yeni Foça'yı bütün köyleriyle birlikte esir almış durumda. Binlerce kişi hangi kapıyı çalacağını bilemiyor. Vurdukları her kapıdan "bin ah" geliyor.
Menemen de öyle Çiğli de. Karşıyaka da, bu pis havayı yavaş yavaş solumaya başlıyor.
Yetkilileri uyarıyoruz. Halkın sabrı taşıyor.
Ya bu fabrikaların bacaları sıkı bir kontnol altına alınsın, ya da sorumluları bulunup cezalandırılsın.
Onbinlerin öfkesi patlamak üzere.
Bizden söylemesi....
kentten
Bu Güneş alkışlanır
Güneş Su Yüce'nin yaşı henüz altı. Televizyon sunucusu Özlem Özüpek'in biricik kızı.
Güneş, yaşından umulmadık girişimler peşinde. Kedi, köpek besliyor. Zaman zaman teyzeleri yaşındaki kadınlarla ve kızların peşinden yürüyüşe çıkıyor. Teypin başına çöküp pop müziği dinleyip, tempo tutuyor.
Güneş son olarak "Primo Üçgen mum boya kreatif resim yarışması"na ilk kez katıldı ve jüri tarafından "başarı belgesi" ile ödüllendirildi.
küpe
İyiyi yapabildiği halde, yapamayan insan, suç işlemiş olur.
Pastalozzi
günün fıkrası
Sabrı taşınca...
Karin ile Jutta park gezintisine çıkmışlardı. Bir bahriyeli iki saattir kızların peşini bırakmıyordu. Sonunda Karin'in sabrı taştı. Arkasını dönerek bahriyeliye sert bir yüzle baktıktan sonra şunları söyledi:
"Bana bak, ya bizi takipten vaz geç, ya da bir arkadaşını daha bulup getir."
laflama
* Önemli tespitimdir. Haram yemeyip, harama bakan çok erkek var!.
* Ulusça o denli kutuplaştık ki; Bak kutuplardan kar geliyormuş memlekete!
* Ahmed Arif'in kulaklarını çınlatalım; Dağlarına demokrasi gelmiş memleketimin!.
* Bunca yıldır o denli yazılarım, şiirlerim çıktı, meşhur olamadım. Hülya Avşar'a rica etsem de benimle bir polemik çıkarsa hani. Bak o zaman Allah "Yürü ya kulum" diyor mu, demiyor mu?
İbrahim Ormancı'dan