CHP’de kongre günleri

Ana muhalefet partisinde ciddi bir yarış var. "Bir yandan daha etkili bir parti olma yarışına çıkanlar, bir tarafta da "Bundan iyisi olmaz..." diye dayatanlar...
İzmir, CHP'nin önemli çıkış merkezlerinden biri ve bir başka deyişle 'son kalelerinden' en hızlısı. Bir müddetdir izlediğimiz ilçe kongrelerinin ucunda, İl kongresi var. Şimdiki İl Başkanı Bedri Serter'i, başkanlık yarışında zorlu isimler bekliyor. Bir yanda "Ben Genel Merkez ile görüştüm. Yetkililerin onayını aldım." diyen İl Başkanı Bedri Serter, bir yandan "İl Başkanı olacağım" diye yola çıkanlar... Bedri Serter'in karşısına çıkanlar arasında, bir eski milletvekili var. Adı Mustafa Moroğlu. Hemen onun yanında Konak örgütünün eski başkanı Sinan Karamustafaoğlu, eski Parti Meclisi Üyesi Hüseyin Saygılı'yı görmek mümkün. CHP İzmir İl Başkanlığı'na çıkan yolda gördüklerimizin arasında Ülkümen Rodoplu ile İl eski Sekreteri Sevda Kılıç ile Yücel Özen var. Bu yarış izlenmeye değer...




Bir başka ilginç yarış da CHPli kadınlar arasında sürüp gidiyor. Bir süredir Karabağlarlı kadınlar arasındaki yarışın final bölümünde Birgül Doğan var. 1964'de Kayseri'de dünyaya gelen Birgül Doğan siyasi yaşamına SODEP'de başladı, 1992'de CHP üyesi oldu. O günden bu yana parti içinde her kademede aktif görevler aldı. Evli ve iki çocuk annesi olan Birgül Doğan, şimdi İl Kadın Kollarında yönetici... Birgül Doğan'ın hedefinde Karabağlar Kadın Kolları Başkanlığı var.




Karşıyaka CHP Kadın Kolları Başkanlığı için önemli adaylardan biri de Fisun Çelik. 1952'de dünyaya gelen Fisun Çelik, Buca Eğitim Enstitüsü Fransızca Bölümü'nden mezun oldu ve uzun yıllar Tevfik Fikret Lisesi'nde öğretmenlik ve müdürlük yaptı. Şimdi de CHP Karşıyaka Kadın Kolları adayı.

hayattan
Küçükbay: Devletimin yanındayım
Engin kültürümüzün en sevdiğim ve anlamlı bulduğum ata sözlerinden birisidir bu: "Meyve veren ağacı taşlarlar". Bir ağaç düşünün ki 40 yıldır üretmeye, ürettikçe büyümeye ve kendi toprağına, ülkesine ve milletine zenginlik ve değer katmaya devam etsin. Bu güzel ağaç benzetmesine yakışacak bölgemizin ve Türkiyemizin içinden çıkmış sayılı işadamlarından biri geliyor akla; Ahmet Küçükbay.




Kurulduğu günden bu yana üretmekten, çalışmaktan yılmamış ve sürekli elmasını kızartmış marka olan Orkide Yağları'nın başındaki mütevazı ve çalışkan kahraman. Son 10 yıldır istikrarlı bir şekilde yer aldığı Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesinde üst sıralara demir atan Küçükbay Grubu, ülkemizin en büyük gıda ihracatçılarından ve hatta şampiyon ünvanına sahip kuruluşu. Ahmet Küçükbay ise bu geminin dümenindeki kaptan.



Tanıdığım ve gözlemlediğim kadarıyla hayatını Orkide markasına ve ülkesinin adının duyulmasına adamış başarılı ve özverili bir işadamı. Bu adanmışlığı da karşılıksız kalmamış; Orta Doğu ve Uzak Doğu'da Orkide ve Ekiz markaları en çok tüketilen Türk ürünlerinin başında geliyor. Bu başarıyla sadece kendi adına değil ülke ekonomisine de artı değer katan Küçükbay, bölgesinin ve ülkesinin sosyal ve kültürel hayatına yaptığı katkılar ve yaptığı yardımlarla da biliniyor. Hal böyleyken son günlerde politik bir takım amaçlar ve sebeplerle bu verimli ağacı taşlamak moda oldu sanki. Küçükbay ismini devletin bütünlüğüne kast eden yapının yanına iliştirmeye çalışıyorlar. Bakın Küçükbay, bu haksız ithamlara ne cevap veriyor: "Gülen cemaati denilen olgu üç beş sene önce maddi, manevi katkıda bulunduğumuz, bizim zannettiğimiz bir hizmet cemaati değil, fitne yuvası ne olduğu belli olmayan ajan yuvası bir hal almış. Bir iki kurumda üyeliğimiz vardı, bu yılın başlarında iptal etmiş, ayrılmıştım. Bir süredir izliyorduk. Bizim bu olgu ile hiç bir fikir birliğimiz olamaz. Bizler bu konuda çok ciddi yanılgıya düşmüşüz, aldatılmışız maalesef. Yüce Allahım ülkemizi her türlü fitne, fesat, ayrımcılıktan muhafaza buyursun. Temennimiz, arzumuz budur."