Eleştirmeyi marifet sayıyoruz
Evimizin çatı katına saklanmalarım yıllardır büyük annemin hikayelerinin baş konusu olmuştur. Yaşım ilerledikçe bu huyumun geçerliliğine hiç teslim olmadı deli gönlüm. Özgürlüğümü tek başıma hissettiğim zaman çok daha mutlu olduğumu çok seneler sonra anladığımda iş işten geçmişti.
Ben kalabalıklar içinde bile yalnızdım...
Yalnızlık güzel bir duygudur.
Farkındalığınız artar. Daha üretken olursunuz. Hislerinizi çok daha iyi analiz edebilirsiniz. Boşuna tarih boyunca keşişler dağlarda yaşamayı tercih etmemişler.
Bilge adamların varmış bir bildiği...
Hepimizin hayatında vazgeçemediğimiz sevdiklerimiz var elbette.
Gününüzün bir bölümünü kendinize ayırdığınız zaman mutluluk şansınız yükseliyor diyor sevgili psikologlarımız.
Yani duygularımızda arada bir bencil olmalıymışız. Ama asla şımarık değil. Şımarık insanların yaşam sınavlarının ağır geçeceğine inandığım içinde sürekli mütevazılık konusunda kendimi denetim altında tutarım. İsteklerimi, duygularımı, heyecanlarımı dizginlerim.
Anlatmak istediğim tabii ki kendim değilim. Bendeki siz, sizdeki ben olduğumuz için, Mevlana felsefesinden yola çıktım affınıza sığınarak.
En sevdiğim işlerden biri; çevremin seslerine kulak kabartmak diyerek, hemen konumun içine girmek istiyorum. Arkadaşlar ne çok eleştiren bir kitle olduk. Bu arada yanlış anlaşılmasın. Eleştiriye karşı değilim. Sadece günün dörtte üçünü tabiri caizse "dır dır, mır mır" tarzı konuşmalardan sıkılıp, hala bu yaşta tavan arası bulup kaçasım gelir.
Geçenlerde bir arkadaşımla uzun süre görüşememiştik. Oturalım biraz konuşalım dertleşelim dedik. Fakat görüşmeyeli onun huyumu bozulmuş veya artık şikayet etme, toplumsal bir yara durumunda, son derece vahim bir hal mi almış anlamadım gitti. Herkes asgari on beş yirmi dakika sonra eleştiri moduna geçiyor. Sanki filmin fragman bölümü bitiyor ve asıl fuzulinin "şikayetname" eserini anımsatan tepinmeler başlıyor.
Kimse halinden hoşnut değil.
Arkadaşımı dinlemekten içim şişti desem. Sanki bir anda bir beden atladım. Nasılda sevdiğim bir insandır. Yıllara dayanan bir dostluğun sonrasında, araya yine uzun bir ayrılık dilimini çağrıştıran, çabuk bir tükenmişlik duygusuyla ayrılırken, canım bayağı sıkıldı. Hiç kimse; kendini mutlu etmeyi başaramıyor.
Eleştiri yönümüz tavan yapmış boyumuzu aşmış kendimizi denetleyemiyoruz artık. Bu durumda psikologların kapısını aşındıran ve çantalarında avuç, avuç anti depresanlarla dolaşan bir zümre gittikçe artarken, İzninizle ben köşeme çekiliyorum Yalnızlık iyi geliyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.