Aşk herşeyi affeder mi?
"Sonsuza dek seni seveceğim ve koruyacağım" diye başlayan evlilik yeminlerinde söylenen bu cümlelerin bile gerçekleşmediği bir olguda aşk ne kadar ömrünü kazasız belasız sürdürebilir ki. Yine kafaları karıştıran bir konu daha...
Ferhat ile Şirin. Kerem ile Aslı. Leyla ile Mecnun efsanelerinin zorlu aşk modelini günümüzün aşkları ne kadar yüklenebilir..
Teknoloji bizi tahammülsüz yaptı.
Her şeye çok çabuk kavuşmanın kolaylığını aşkta da bedel ödeyerek hesabı denkleştiriyoruz. Muhasebe defterlerimiz tam. Görünen hesapta açık yok. Ama içimizdeki boşlukları kim dolduracak? Kaybolan değerler, bitmeyen öfkeler, yarım kalmış duygular, tamamlanmamış sevgiler... İnsanoğlu yüzyıllardır aynı...
Duygular farklı mıydı?
Sadece yaşadığımız dönemlere ait kültürler algımızı şekillendiriyor.
Büyüklerimizin, ninelerimizin, annelerimizin duyguları bizden çok mu farklıydı.. Her yeni doğan çocukla birlikte tüm duygular yeniden yaşanmaya başlıyor.
Tabii dönem farkıyla. Herkes yaşadığı andan sorumlu aslında.
Niye "yine dip daldın" diye düşünebilirsiniz. Hikaye arkadaşımın kızına ait. Uzun süredir büyük bir aşkla bağlı olduğu sevdiği adam "ben başkasına aşık oldum" diyerek kızı terk ediyor.
Kız neredeyse intihar modunda.
Arkadaşım kızını psikolog, yaşam koçu, terapi, diyerek diyar diyar gezdirme durumunda.
Bende astroloji haritalarıyla kızı teselli etme, arkadaşıma destek verme çabası içindeyim...
Geç de olsa farketti
Günlerden bir gün; adam çıkıp geliyor. Yaşadığı duygunun bir hata olduğunu ve kızımıza olan aşkının derinliğini geçte olsa fark etme, durumları falan filan. Erkeklerin çöplerini toplama çabasından başka bir şey değildir diye düşünmeye başlamıştım ki...
Kafamda şimşekler çaktı.. Tarihin tozlu raflarında hızlıca dolaşmaya başladım. Beynim şeytana uydu..
Bu Kerem, Mecnun, Ferhat'ta erkek milleti değilmi..? Büyük aşklarına koşarken arada bir kaynatmış olamazlar mı.. Yoksa onların biyolojik yapıları farklı mıydı.. Ayy ne kötü kalpli oldum...
Gelelim bizim olaya.. Kızımız adamı affetti. Bu ilişkiden güçlenmiş olarak çıktı. Artık eskisi kadar karşısındaki kişiye delicesine bağlı değil. Adam her an gidebilir duygusuyla hareket ediyor ve üzülmüyor. Zihnimde düşünceler bir çırpıda dans etmeye başladı. Erkeklere çok şey borçluyuz.
Biz kadınları güçlü yapan onların zayıflıkları... Kendi yarattıkları canavarlardan en çok kendileri korkuyorlar.
AFERİN BİZE. KAYBEDERKEN BİLE KAZANIYORUZ.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.