‘Gidiyorum’ dedi ve gitti
Ne yaparsak yapalım; hayatımızın her anına sahip olamıyoruz.. Yaşadıklarımızla, yapamadıklarımız arasında uzayıp giden bir pişmanlığın kayıp pazıllarını birleştirirken, eksik zamanların anına koşturup duruyoruz. Küçük bir an. Bir ışık. Bir ses. Bir kokuya esir düşüyor uzun süredir varlığını unuttuğumuzu zannettiğimiz duygulara sarılıveriyoruz. Bu dünyadan eksik gitmenin telaşını hep hissedeceğiz, yaşam modelimiz ne olursa olsun..
Dudaklarımızda bitmeyen bir tekerlemelerden biridir eğer yolunda gitmeyen bir ilişki yaşıyorsak. "yanlış zamanda yanlış insandı o" Sanki doğru zamanların doğru ilişkileri varmış gibi... Aradığımız kimdi. Amacımız neydi?..
Güzel başlayan duygular nerde tökezliyor ve bir anda 'geri dönüşüm çöp kutusuna atar" durumuna geliveriyordu. " ( Belki aklımıza gelir yeniden hayatımıza alırız misali) Bana onu sormayın hatırlatmayın" cümleleri neyin nesiydi. O bir zamanlar yere göğe sığdıramadığımız duygularımıza ne oluyordu.
BİR HAYATA KAÇ MUCİZE SIĞAR
Kaan'ın kapıyı vurup gitmesinin son tınılarını bitsin istemiyordu genç kadın. Mucizelere inandığımız oranda gerçekleşseler. Masallara yüklediğimiz o büyülü oluşumlar, neden gerçek hayatta rastlanmıyordu. Bir hayata kaç mucize sığardı. Ve dünya tersine dönse;
Gülgün'ün hayatına bir kuyruklu yıldız çarpsa;
Olmayacak bir şey gerçekleşse ve Kaan aniden dönse af dilese... Olmazlıklar ve imkansızlıklar kuyusuna düşmüş bir ilişkinin yara bere almadan çıkarılmasının erezyonlarını kim yeniden sarabilirdi ki. Kimin gücü yeterdi ki, bir tükenmişliği yeniden oldurmaya çalışmak.
Gidenin artık dönmeyeceğini biliyordu Gülgün. Ah, keşke, belki neden olmasın gibi düşüncelerinden yine de kopamıyordu.
Gözleri ağlamaktan feri gitmiş, o güzel yüzü solmuştu. "gidiyorum dedi ve gitti" fısıldarcasına hep aynı şeyleri söylüyordu... Gitmelerin de; kalmalar kadar olağan olduğunu kabullenmek için erken bir andı biliyordum. Genç kadının fısıltılarını kesmenin, yanlış bir zaman arifesindeyken; sadece susmayı yeğliyordum.
YARA SOĞUDUKÇA AĞRISI ARTAR
"Teselli" biten hikayelerin sonunda, gidenin ardında geride kalan kahramana verilen bir bonus gibidir yıllar sonra sevgiyle akılda kalan. En duygusal anların gizi faklıdır. Bir çok şey unutulabilir, özel anların dışında. Hele bu acıyı anımsatan sahnelerse... Karşınızda acı çeken bir kalp varsa; onun duygularına en yakın kelimeler seçilir ve özenle cümleler kurulur.
Eskilerin deyimiyle "Yara soğudukça ağrısı artar" ve hepimiz biliyoruz ki.. Yara iyice soğuyunca acısını duymaz oluruz. Duygular donar. Hisler körelir ve biz artık hiç bir şey hissetmeyiz ne yazık ki... Vee çok sonraları, unutmakta zorlandığımız "an"ları hatırlamak adına çaba sarf ederiz. Taa ki...uzaklardan gelen bir müzik bir koku bir ses alıp bizi geçmişe götürene dek.. Fakat bu defa acısız ve sızısızdır. Sadece gülümseriz. İyi ki yaşamışız diye.. Hayatın özünde yaşanmışlıklar olduğunu ve biz sadece acı ve tatlı anılarımızdan ibaret bir sürece " koskoca veya kısacık" bir yaşamı sıkıştırdığımızı düşünebilsek. Bir gün... ne iyi nede kötü anlarımızın bir anlamı kalmayacağını bir anlayabilsek.. Ah bitmeyen egolarımız.. ah bitmeyen öfkelerimiz. Sessizce kapıyı kapatırken; Gülgün'ü duygularıyla yüzleşmek adına kendi kendiyle bırakmak istedim.. Biliyorum ki insan en güzel, acılarıyla baş başa kaldığı zaman, güçlenir. Dibe vurmayan suyun yüzünü göremez.
Ben yavaş yavaş uzaklaşırken; kulaklarımda fısıltı devam ediyordu... " GİDİYORUM DEDİ VE GİTTİ".
Herkesin başını aIıp gidesi vardır ama akIındakiIeri sığdıracak vaIiz buIamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.