Aşka saygı duruşu
Biri bana ne zaman bir şey sorsa ve bir konuda bir şeyler anlatsa 'düşünürüm'...
İnsanoğlunun yaradılışıyla ilgili bir durum olsa gerek.. Hepimiz kendi aklımızı beğeniriz. Atasözlerini çok seviyorum. Eskiler ne demişse doğru söylemiş... Bizi; hala yüzyıllar öncesinden eğitmeye çalışıyorlar da, ısrarla sağır ve hissiz olmaya devam ediyoruz. Dünya kurulduğundan beri her toplum; kendi kültürünü yaratmış olsa bile, biyolojik bedenlerimiz ve ihtiyaçlarımız hep aynı...
Eyvah eyvah.. Yine çok mu derinlere gidiyorum..
Hemen gazı kesiyor, frene basıyorum..
Gelelim asıl konumuza; Konumuzun kahramanları üçüncü dereceden arkadaşlarımın bir arkadaşı yani; yine eskilerin deyimiyle "Hoşaf bulaşığı" bir arkadaşımın tanıdığı... Konu çok ilginç fakat herkesin başına gelebilecek türden.
Artık 'yaşı kemale ermiş' insanların inatçılıkları söz konusu olunca hikayeyi hayretler içinde dinledim ve size anlatmadan geçemeyeceğimi anladım. Artık bir aile olduk. Benim hissettiklerimi sizlerin de bilmesi lazım. Sizin de karşıt düşünceleriniz benim için önemli tabii ki...
KEŞKE BÜYÜ HİÇ BOZULMASA
Dünya tatlısı bir karı koca.. Küçük yaşlardan beri birbirlerine aşıklar. Bizim doğu illerimizdeki kültür geleneklerimizle doğup büyümüş olsalar;
'beşik kertmesi'ni anımsatan bir sevda masalı.
Erkek ne zaman karısına olan aşkını anlatsa 'şu sokakların, kaldırım taşlarının, köşe başlarının dili olsa' diye başlarmış aşk hikayesinin ilk mısralarına..
Hani çoğumuzun iç çekerek dinlediği ve içinde olamadığımız ve esefle 'ah' çektiğimiz türden bir sevda masalı işte.. Şimdilerde teknolojinin hakim olduğu sanal dünyanın içine zorla sıkıştırılan 'sözde aşk' türlerinin bu hikayenin içinde gölgesi bile olamaz dinlediğim kadarıyla.. 'Aşk' keşke sadece aşkla kalsa. Katıksız olsa.
İçine inatlaşmalar, öfkeler karışmasa.
Masal hep devam etse. Büyü bozulmasa. Neyse; bu güzel çiftin hikayesini masal kıvamına dönüştürmeden konuya devam edelim. Benim hiç istemediğim, bir çoğunuzun da 'ne kadar saçma ve komik' diyebileceği fakat birçok evliliğin incir çekirdeğini doldurmayan bir saçmalıkla bitebileceğine çok güzel bir örnekleme olduğu için de; bu haftanın köşesine kuruluverdi istemeden.
YÜREKLİ VE GURURLU OLMALI
Keşke ben bu satırları yazarken çoktan aralarındaki buzlar erimiş ve bu şirin çifti bir köşelerde hasbihal ederken görebilsek... Ahhh bu aklımızı sevmelerimiz. Ah bu bitmeyen egolarımız..
Geçmişte yaşanan bir küçük flörtün birden hafızalardan fırlayıp erkeğin ağzından dökülüvermesi ve kadının asla haberinin olmadığı masumca yaşanan birkaç günlük macera diyelim.
Ve büyük aşkın kadın kahramanına ağır gelmiş bu pembe giz. Ayrılık, gözyaşı, ortalığı sular seller basmış. Bu olayı empati yaparak çözmeye çalıştım. Başaramadım. Anladım ki ben bu tür duygulara daha teknik bakmaya başlamışım çoktan.. Peki bu sevimli çiftin son durumu nedir diye sorsanız.. Karşılıklı binalarda ayrı yaşıyorlar ve hala birbirlerini uzaktan kumanda modunda takip ediyorlar ve gururlarından ödün vermiyorlar.
Erkek; kendisini affetmeyen biricik eşine küskün. Kadın; bu küçük kaçamağı kabullenmeyecek kadar kırgın... Hepimizin düşündüren ilginçlik, derinlerde büyük bir saygı barındıran bu duyguların nezaketinin zerresi bile kalmamış şimdilerde... Severken yürekli. Ayrılırken gururlu.
Ben çok özledim bu insanları.. Ayrılık bayraklarının rüzgarı bile güzel esiyor.. Saygı duruşu isteyen bu beraberlikleri yürekten selamlıyorum.
Gerçek aşk şans oyunu gibidir, hayali bile mutlu eder insanı. Fakat tutturabilene aşk olsun! (anonim)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.