Turizm sektörü özerk olmalı
Yaz mevsimine sayılı günler kala içimde kelebekler uçuşuyor. Denizin derinliklerinde kaybolmak, stresi suya bırakmak, umutlara yelken açmak, balıklarla yüzmek fikri, birbirinden güzel koylarda dalış merakım beni heyecanlandırıyor ve yeni heveslerin hayalini kurduruyor...
Yaz mevsimi birlikte akla ilk gelen şüphesiz tatil ve turizm oluyor.
Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olması, iklimi, jeopolitik konumu, doğal kaynakları, Asya ve Avrupa arasında köprü olması, asırlar boyu bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış olması ülkemizin tarihi, kültürel değerlerimizin zenginliğine ve termal, sağlık, kongre, mağara, avcılık, kruvaziyer, kış, inanç, sualtı dalışı, rafting, akarsu, kuş turizmi, hava sporları gibi turizm çeşitliliğine imkan sağlamıştır.
Gelişmekte olan bir ülke olmamıza rağmen turizmde dünya ortalamasında ilk onun içinde olmak ABD, İspanya, Fransa, İtalya, İngiltere, Çin, Almanya ile adeta yarışır düzeye gelmek bu sektörde güçlü olduğumuzun en önemli göstergesidir.
KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYORLAR
Milli gelire, cari açığa, istihdama, döviz girdisi sağlayarak dış ödemeler dengesine artı değer katan turizm, aynı zamanda birçok sektöre "lokomotif" olmaktadır. Gıdadan ulaşıma, tekstilden kimyaya kadar 54 sektörden fazla iş hacmini içine alan önemli bir paydaştır.
Bu doğrultuda sektörler arası kazan&kazan stratejileri bir an evvel net bir şekilde tanımlanmalı, özel ve kamu kuruluşlar, yerel yönetimler, STK karar verme sürecine dahil edilerek ortak akıl ile sinerji yaratılmalı ve uluslararası düzeyde çalışmalar yapılmalıdır. Turizm sektörü naif bir sektördür. Dış pazarı ülkemize çekmede; siyasi dengeler, işbirlikleri, uluslararası ilişkiler ile ülke içindeki "iç huzur" turistin ülkemizi tercih etmesinde önemlidir.
İnsanlar daima yeni yerler görmek istediği için; teknoloji, basın ve sosyal medyanın avantajını kullanarak "markalaşma" adına bölgesel bazda ülke tanıtımlarının yapılması, gastronomi, yaz turizmi, dalış, kruvaziyer, sağlık turizmi, kış turizmi gibi önde olduğumuz konuların da tanıtımına daha çok önem verilerek, az turist çeken destinasyonlar için canlandırıcı projeler geliştirilmelidir. Mesela Alaçatı seneler önce popüler değilken basının desteği, sörf sporu ve Ot Festivali gibi etkinliklerin duyurulması ile cazibe merkezine dönüşmüştür. Ülkemizde Alaçatı gibi keşfedilmeyi bekleyen nice destinasyonlarımız var.
ÖZERK STATÜYE KAVUŞMALI
Turizm yatırımcılarının şikayet konusu; altyapı, mimari yapı sorunu, ara eleman ile yabancı dil bilen personel yetersizliği, eğitim, turizm merkezleri için ses desibel sorunu, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında müzik için meslek birliklerine ödenen telif ücretleri, 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanununun yeterli olmaması, halkın günlük-aylık kiralık evlere yönelmesi, tur operatörlüğüne yönelik düzenlemelerin eksikliği, haksız rekabet, bürokrasi, turizm sektöründe ÖTV'nin ve KDV'nin yüksek olması gibi sorunların çözümlenmesi ve maliyetlerin düşürülmesi yatırımcıyı rahatlatacaktır.
Öte yandan yerli halkın sorunu olan "otellerde kişi başı değil oda fiyatı olması", plajlara giriş ücreti alınmaması, lokanta & restaurantlarda fahiş fiyatların önüne geçilmesi için "tavan fiyatların" düzenlenmesi gereklidir.
Önce "iç pazar" memnun edilmelidir.
Her köşesi cennet olan ülkemizin, dünyada turizmde ilk 3'e girmesi turizm gelirlerinin artması ve 2023 Türkiye Turizm Stratejisi hedeflerine ulaşması hepimizin hayalidir. Bunu başarmanın yolu ise turizmde güçlü yönlerimize odaklanıp, sorunları ortadan kaldırmak ve diğer sektörlerden ayrı konumlandırarak turizmi "özerk statüye" kavuşturmaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.