Önemli olan aşı ticareti değil insan hayatı!
Dünya Kovid-19 ile mücadelesini sürdürürken bir yandan da İngiliz, Hindistan gibi yeni mutasyonlarla uğraşıyor. Ne bitmez virüsmüş! İnsanoğluna hayatı zehir etti. Zor günler yaşıyoruz.
Sistemler ve dengeler öylesine değişti ki, artık silahlarla, tanklarla, bombalarla değil virüsle savaş daha önemli. Pandemi hayatı alt üst ediyor.
Pandemi ile hayatın durduğu bu süreçte ülkeler büyük sınavlardan geçiyor. Bu döneme kadar bir ulusun gücü savunma sanayi alanındaki gücü ile ölçülürken, gelinen noktada bu artık yeterli değil.
Artık ülkelerin gücü sağlık sektöründeki başarısı ile ölçülüyor. Yeni düzende sağlık sektörü en büyük savunma sanayi kabul ediliyor... Sağlık sektörünün komplike olması, pek çok faaliyeti içine alması, ileri teknoloji kullanımı, nitelik taşıması, uzmanlık barındırması ve bu alanda yoğunlaşmanın gerekliliğini eklersek, durum daha da önemli hale geliyor.
Uzmanlar, virüsle mücadelede çözümün aşılanmak olduğunu vurguluyor.
Ancak dünya genelinde aşılanma oranı henüz hedeflenen seviyede değil. Bu süreçte, gelişmiş ülkeler daha şanslıyken, gelişmekte olan ülkeler sıkıntı yaşıyor.
AŞILAMA HERKESİ KAPSAMALI
Yoksul ülkelerde ise durum hiç iç açıcı değil. Yoksul ülkelere aşı yardımı için geçen yıl kurulan Covax programı henüz istenilen aşamaya ulaşmadı. Bugüne kadar 1 milyar 160 milyon doz aşı yapılırken, Covax aracılığıyla dağıtılan aşı miktarı 49 milyonda kaldı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus'a göre, Covax ile yoksul ülke vatandaşlarının aşılanabilmesi için 35-45 milyar dolarlık ek bir kaynağa ihtiyaç var. Dünya genelinde aşılanma olmaz ise bu illet senelerce sürebilir. Ekonomiler daha da bozulur, toplumsal sorunlar artar.
Aşı konusunda küresel birlik çok önemli. Maalesef aşı geliştiren ülkeler bu süreçte yine kazanç peşine düştü. "Ne kadar kar yaparız" derdindeler. Aşının lisans sürecinin çok zorlu ve maliyetinin de oldukça yüksek olduğu biliniyor.
Mesela bir ilacın üretiminin 2 milyar dolar olduğu, aşı maliyetinin ise çok daha yüksek olduğu belirtiliyor. Ancak bu tehlikeli bir süreç. Aslında aşı üretenler, fırsatçılık yapmak yerine maliyetlerini karşılayacak şekilde aşı ihracatı yapabilir. Öte yandan aşının fikri mülkiyet hakkının paylaşılması da gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde korona aşısı üreten bazı firmalar patent vermek istemediğini duyurmuş, bu durum dünya genelinde tepki çekmişti. DSÖ de bu konuda "adalet" çağrısı yapmıştı.
NEFES ALMAK KARDAN ÖNEMLİ
Dünya Ticaret Örgütü (WTO), en az 100 ülkenin desteklediği Covid-19 aşıları ve ilaçları üzerindeki fikri mülkiyet haklarının kaldırılması için teklif hazırlanmasını istedi.
Eğer bu gerçekleşirse, birçok ülke aşı üretimi yapabilecek. Ancak aşı üreticisi firmalar, aşı geliştirme çalışmalarına büyük yatırım yaptıklarını belirterek ve aşı üretiminde kalitenin düşebileceği gerekçesiyle bu teklife karşı çıkıyor. Alman ilaç firması BioNTech'in kurucularından Prof. Dr. Uğur Şahin ise Covid- 19 aşılarının üretim kapasitesini artırmak için fikri mülkiyet hakkından vazgeçmenin doğru bir yol olmadığını, bunun yerine "üretim lisansları verilmesi gerektiğini" açıkladı.
Çözüm her ne ise en doğru yolun bir an evvel bulunarak pandeminin bitmesi noktasında hızlı adımların atılması şart. Aksi halde toplumsal sağlığın oluşması ve küresel ekonominin düzelmesi mümkün değil. Kazanç hırsına değil, sağlığa odaklanılması gereken bir süreçteyiz. Zaten pandeminin maliyeti ve getirdiği çarpan etkisi büyük maddi zararlar getiriyor. Bu açıdan da değerlendirildiğinde, aşı şirketlerinin daha duyarlı olması gerekiyor.
Bir virüsün mutasyona uğrayıp dünyanın diğer ucuna ulaşması saatler içinde gerçekleşiyor. Bu nedenle bir ülkenin nefes alması, başka bir ülkenin nefesine bağlı....
Dünya parayı ve kar etmeyi değil, sağlıklı nefes almayı tercih etmelidir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.