Delta varyantı ile gelecek ekonomik kırılmayı önleyelim
Son birkaç yılı Kovid-19 ile mücadele içinde geçirdiğimiz zamanlarda toplum olarak en çok özlem duyduğumuz konu en yakınlarımızla hasret giderememekti. O zorlu günlerde en yakın akrabalarımızdan uzak kalmak herkesi derinden etkilemişti. Aile bireylerine sarılamamak, bir arkadaşımızla kahve içememek, bir etkinlik yapamamak, toplumu psikolojik olarak olumsuz etkiledi.
Aşıların yapılması sonucu vaka sayılarının düşmesinin ardından normalleşme adımları ile birlikte dünya genelinde kısıtlamaların kalkması, her kesime rahat bir nefes aldırdı. Bu Kurban Bayramı'nda iki yıldır ilk kez ailemize ve yakınlarımıza biraz daha yakın durabilme şansı yakalayabildik.
Bir anlamda özlem giderdik.
DENETİMLER YETERSİZ
Öte yandan tedbirlerin gevşetilmesiyle birlikte bu bayram, turizm sektörü de özlediği kalabalığa kavuştu. Tüm tatil beldeleri adeta doldu taştı. Ancak Türkiye'nin dört bir yanından gelen görüntülerde, ne maske ne de mesafe kurallarına uyulmaması oldukça endişe vericiydi.
Dikkat çeken şu ki kısıtlamalarla birlikte denetimlerin de gevşetilmesi çok şaşırtıcı oldu. Maskesini takmayan kalabalıklara herhangi bir uyarı veya cezai işlemin yapılmaması pek çok uzman tarafından eleştirildi. Oysa ülkemizde ve dünya genelinde bu hastalık halen devam ediyor.
Sağlık uzmanları maske, mesafe ve temizlik kuralına dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Rakamsal veriler dünya genelinde dördüncü dalgayı yaşayan pek çok ülkeye dikkat çekiyor.
İşin kötüsü dünya delta virüsü ile mücadeleye başladı ve virüs giderek artıyor.
Uzmanlar delta virüsünün normal grip semptomlarını taşıdığını belirtiyor ve delta varyantının bulaş riskinin Kovid-19'a nazaran yüzde 60 daha fazla olduğunu ekliyor. Dünya Sağlık Örgütü endişeli ve tedbirlerin önemini vurguluyor.
TEHLİKE HENÜZ GEÇMEDİ
Yani kısacası tehlike henüz geçmedi.
Toplum olarak bilinçli davranmazsak korkarım bizleri çok daha kötü günler bekliyor olacak. Ülkemizin eskisi gibi tam kapanmalı günlerini tekrar kaldırması hem psikolojik, hem sosyolojik hem de ekonomik anlamda çok zor. Çünkü öğrencisinden ev hanımına, esnafından sanayicisine kadar herkes yoruldu. Toplumumuz devletle el ele verip bu salgına direndi ama daha fazla gücü kalmadı.
Onun için uzmanlarımızı dinleyerek biraz daha sabırlı olmaya ve tedbiri elden bırakmamaya ihtiyacımız var.
Basit tedbirlere uyarak daha güzel günler görmek mümkün iken rehavete kapılıp geleceğimize zarar vermeyelim.
Bir ülkenin gücü halkıdır. Halk geleceği belirler. Bu nedenle toplum olarak tedbirli ve dikkatli olmak zorundayız. Kovid-19 dünya genelinde ekonomik olarak çok ciddi zararlar verdi. Tüm sektörler büyük kayıplar yaşadı, en güçlü ülkeler bile ekonomik küçülmeler yaşadı.
Uluslararası ekonomi araştırmaları; global sağlık krizi ortamında ekonominin geleceğine dair iç açıcı sonuçların olmayacağını belirtiyor ve ekonomide kırılganlıkların artacağına dikkat çekiyor. Ekonomide kırılganlıkların artması "yüksek enflasyon, yüksek cari açık, yüksek döviz borcu, yüksek kamu borcu" anlamına geliyor. Bu kırılganlıktan maalesef gelişmekte olan ülkeler etkileniyor. Ülkemizin de ekonomik, sosyal ve sosyolojik olarak kötü etkilenmemesi için bir süre daha tedbirlere uyması önem taşıyor. Bilinçli toplum sağlıklı gelecek demektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.