Eski İstanbul’dan Ege’ye ışınlanmış gibi
İKİ DEMİRBAŞ TEKNE
Osmanlı'da paşa torunu olan bir aile Dirvanalar... Zaten otelin limanına yanaşır yanaşmaz (Tekneniz olmasa da bu fiili kullanmak zorundayım zira aracınızı bırakıp onların kayığı ile buraya ulaşabiliyorsunuz) sizi iki demirbaş tekne karşılıyor; biri rahmetli Süleyman beyin küçük, zarif, ahşap yelkenlisi Seddülbahir. Diğeri, oğlu Edhem beyin son moda trimaran yelkenlisi... Bu iki tekne, bu klasik otelin dekorasyonunun temel taşlarını oluşturarak aile denizcilik geçmişinin de altını çiziyor. Edhem bey son derece sportif biri. Yeni çıkan hemen tüm deniz sporu araçlarına sahip olmanın yanında juijitsu isimli savunma sporu ile uğraşıyor. Hatta otelin terasında spor yapabileceği bir dojo bile mevcut.
EVDEN TURİZM TESİSİNE
Aile, teraslama yöntemiyle yazılmış bu klasik otelde bizzat konaklıyor. Kaldı ki burası evlerinden turizm tesisine dönüşmüş. Edhem beyin deyimiyle 'Annem zaten misafir ağırlıyordu. Ben bu durumu 'kapitalize' ettim. ( Gülüyor) Teknelerin bağlanıp restoranından faydalandığı tesis, hayvan dostu olması sebebiyle de evcil hayvanı olanların ikinci evi gibi olmuş.
KIRK YILLIK DOSTLUKLAR
Herkesin 'Zeynep anne' diye seslendiği Zeynep Dirvana, zarafeti ve enerjisi ile sizin kendi yaşınızdan bile şüphelenmenizi sağlayacak kadar 'yaşsız' bir ruh.
Her konuğu ile sıcak ilişki kurup kırk yıllık dostluklar kuruyor. Önemli bir cerrah ve deniz adamı olan Süleyman Dirvana, ardında muhteşem bir aile mirası bırakmış.
Zeynep anne, bu mirasın Yilmaz koruyucusu olarak hep işinin başında. Konuk defterlerini özenle saklıyor. Ben anı defterini yazarken babamın on yıl önceki yazısı ile karşılaşmak beni duygulandırdı.
Belliki buraya konuk olan tüm ruhlar bir şekilde bağlanmış. Sözün özü, sosyetik ve ünlü konuklarıyla Bozburun Yat Kulübü, eski İstanbul'dan Ege'ye ışınlanmış gibi duran bir tür insanlık vahası. Bunu, kayıkla oradan ayrılırken arkanızdan çiçekli su döken Zeynep anne, bir kez daha anlamamızı sağlıyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.