• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

Muvazzaf kalemler

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 29 Ekim 2009, 16:46
Farkında mısınız bilmem, "Ak Parti'yi ve Fethullah Gülen Cemaati'ni Yok Etme" belgesinin gerçek olduğu ortaya çıktığından beri, bu olayın etrafında tuhaf tartışmalar başladı. Askerlerin yaklaşık 5 ay önce ortaya çıkan bu belgeyle ilgili olarak yaptıkları onca karartma ve üstünü örtme eylemi yetmezmiş gibi, şimdi de medyadaki "muvazzaf gazeteciler" ortaya çıkan korkunç gerçeği sulandırmaya çalışıyorlar. Oysa herhangi bir ciddi ülkede böyle bir belge ortaya çıktığı vakit hukuk devreye girer ve herkes devletin bu ayıptan bir an önce kurtarılması için yardımcı olur.
İşte ABD'de Nixon gibi bir dev siyasetçinin istifasına neden olan Watergate skandalı böyle bir şeydi. Batı Almanya'da Willy Brandt'ın istifasına neden olan olay da böyle bir olaydı. Aslında örnek verdiğim her iki olay da bizim "Ak Parti ve Gülen'i bitirme" belgesi yanında devede kulak kalır.
Watergate skandalı basit bir muhalif dinleme olayıydı. Willy Brandt'ın istifasına neden olan olay ise, sekreterinin Doğu Alman casusu çıkmasıydı ki, soğuk savaş döneminde sıkça rastlanan bir olaydı. Ama bizde bu işler böyle olmuyor. Ortaya korkunç işler çıkıyor ve bu eylemlerin müsebbipleri hiçbir şey yokmuş gibi görevlerinin başında kalmaya devam ediyorlar. Oysa basit bir polisiye olayda dahi olay mahalli çevrilir ve kimse oraya sokulmaz; delil karartılmasın diye.
***
Hadi sorumluların bu pişkinliklerini anladık, ya şu "muvazzaf gazeteciler"in yaptıklarına ne diyeceğiz?
Bunlardan bir tanesi aklı sıra kafa karıştırmaya soyunmuş ve şöyle yazıyor köşesinde:
"Amerika'da ıslak imza basan makineler varmış ve fiyatı da 1000 dolarmış."
Yani demeye getiriyor ki, "bu belgeyi darbeci askerler değil, Fethullah Gülen hazırladı."
Belli ki bu kişi içinde yaşadığı ve kendisinin de bir bireyi olduğu toplumun "ahmak" bir tarafı olduğunu düşünüyor. Bir diğer "muvazzaf gazeteci" var ki, evlere şenlik.
Bir süre önce çalıştığı gazete vergi kaçakçılığından enselenince iyi bir paraya başka bir gazeteye transfer olmuştu.
Bu gazeteci ortaya çıkan o korkunç belgeyi savunuyor ve "Bunu hazırlamak zaten askerin görevidir" diyor.
Herhalde en az belgenin kendisi kadar korkunçtur bir gazetecinin böyle düşünmesi. Tabii kaleme, akla ve vicdana ihanet burada bitmiyor; bir aydının yapabileceği en ahlaksız işi yapıyor. PKK'lıların eylemleriyle bu belgeden dolayı askerlere yapılan eleştirileri eşleştiriyor.
Bu belgenin ortaya çıkması, "PKK'ya selam dur TSK'ya vur" demekmiş. Bir yazarın koskoca bir toplumun aklına böylesine tecavüze yeltenmesine bilmem ki ne demeli?
Aynı ahlaksız suikastı kendi halkına "bidon kafa" diye hakaret eden bir başka "muvazzaf yazar" da yapıyor.
***
Üzüldüğüm taraf sadece elinde kalem olan ve büyük kitlelerin okuduğu bu yazarların demokrasiye ve kendi halklarına bu denli ihanet içinde olmaları değil. Türk milletinin bir peygamber ocağı olarak gördüğü Türk Ordusu'nu savunmak neredeyse bu adamların eline kaldı. Bu ülkenin gerçek vatanseverleri ve Türk Ordusu için ne büyük bir talihsizlik bu. Bunun nedeni de Genelkurmay Başkanı'nın ve o hain belgeyi hazırlayanların hala makamlarında oturuyor olmasıdır.
Bütün bu "muvazzaf kalemler"e ve o belgeyi hazırlayan, göz yuman, hukuktan kaçıran muvazzaf subaylara söyleyeceğim şudur:
Düşün Türk Ordusu'nun yakasından!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.