Siyasette "don" hikayeleri
Bu girişimin altındaki niyetin ne olduğunu anlamak tabii ki o kadar zor değil. Süleyman Soylu, DP'yi yüzde 4'le bıraktı Cindoruk ve ekibine. Şimdi ANAP'ı da içine almış DP'nin oyu yüzde 2 bile değil. Bu partinin tabanında şimdiden homurtular başladı.
Daha doğrusu DP'nin saf delegeleri yeni yeni uyanmaya başladı. İşte tam bu noktada yeniden hatırlanmaya başlanan Süleyman Soylu'yu, akılları sıra gözden düşürmeye çalışıyorlar; hem de daha önce denenmiş en külüstür yöntemlerle.
DP yöneticilerinin bu davranışı bir korkunun eseridir, bunu anlayabiliyoruz; ancak yüzde birlik bir partinin Ergenekonculuk yapmasının yanı sıra partinin genel başkanlığını yapmış genç bir insana en kaba biçimde iftira atması insanlarda bu partiye dönük sadece bir negatif ilgi uyandırıyor. Kendisiyle konuştuğumuz Süleyman Soylu, tabii ki her onurlu insan gibi üzgündü. Bize, "İki Süleyman'ı birbirine karıştırmışlar" deyiverdi.
***
Aslında bu siyasi geleneğin başına gelen "don" suçlamaları ilk değil. Benzer bir suçlama Yassıada mahkemelerinde rahmetli Adnan Menderes için de yapılmıştı. Bir savcının iddiasına göre, Menderes'in kasasında bir kadın külotu bulunmuştu. Ayrıca örtülü ödenek parasıyla da bir cımbız alınmıştı. Tabii ki diğer iddialar gibi bunlarında yalan ve iftira olduğu ortaya çıktı. Amaç belliydi; Menderes'i gözden düşürmek ve halkın nazarında itibarsızlaştırmaktı. Şimdi Menderes'e bunu yapanları aklımıza geldikçe lanetliyoruz; Menderes'i ise fatihalarla anıyoruz.
***
Bir başka "don" suçlaması bugün Süleyman Soylu'ya, bu suçlamaları yapanların ağababası Süleyman Demirel ve ailesi ile ilgili yapılmıştır. 1970'li yıllarda Günaydın Gazetesi'nin dokuz sütuna manşetten verdiği bir haber, ülkede deprem yaratmıştı.
Habere göre devrin başbakanının zevcesi hanımefendinin bir ayakkabıcı çırağıyla ilişkisi vardı. Hemen belirtelim ki, haber külliyen yalan ve iftiraydı. Ancak bu çirkin haberin yalan ve iftira olmasının bir önemi yoktu. Siyasette insanlar bu düzmece haberi kullanmaya devam ettiler. O günlerde Demirel'in AP'den ayrılıp bir başka partiye geçen Necati Kalaycıoğlu Konya Beyşehir'de köylerde ve kahvelerde elindeki bir kadın külotunu sallayarak, "Bu falancanın karısının külotu" diye seçim propagandası yapıyordu.
Kanıtlayacak durumda değilim ama aynı işi İstanbul Taksim'de Hüsamettin Cindoruk'un da yaptığını o gün kendisiyle çalışan insanlar iddia ediyor. Yine çok ilginç bir anekdottur; bunları yapan Kalaycıoğlu bir süre sonra tekrar Demirel'in yanına siyaset yapmaya dönüyor. Buna tepki gösteren AP'lilere Demirel'in verdiği cevabı yorumsuz yazıyorum: "Size ne kardeşim, hakaret şahsidir ve bana yapılmıştır, ben affediyorum."
***
İnsanlar soruyorlar, "bu koskoca merkez sağ nereye gitti" diye. İşte merkez sağ böyle yok oldu. Halkın gözünden böyle düştü. Yalan ve iftirayı bilgi, proje ve kalitenin yerine koyan bir siyasi anlayışın yaşama şansı yoktur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.