Bu yıl 10 Kasım tarihi hayli tartışmalı geçecek gibi görünüyor. Bunun nedeni o gün iki olayın birden yaşanacak olması. Bir kere Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün ölüm yıldönümü 10 Kasım. Tam 71 yıl önce genç denebilecek bir yaşta kaybettik Atatürk'ü. Türkiye uzun süre bu günü milli bir matem günü olarak yaşadı. Söz konusu olan Atatürk gibi bizim için çok önemli bir devlet adamı dahi olsa bu günü bir matem günü olarak yaşamak çok gereksiz bir uygulamaydı. Faşist karakterli ideolojik devletler böyle şeyler yapardı; mamafih, Türkiye'de zaten öyle bir devletti. Ancak 80'li yıllara geldiğimiz vakit çağdaşlaşmanın ve demokratik bilinçlenmenin artışına paralel olarak, matem uygulamasının insanlarımızın içine sinmeyen bir tarafı olduğu belirmeye başladı. Nitekim özellikle dönemin Kültür Bakanı ve bana göre Türkiye'nin kadrini kıymetini hala yeterince bilmediği Namık Kemal Zeybek bu konuya yepyeni bir yorum getirdi ve tüm Türkiye'de bu yeni yorumu benimsedi. 10 Kasım bir matem günü olamazdı. O gün kurtarıcımızın görüş ve düşüncelerini tartıştığımız, onun hatırasına yakışan etkinliklerin yapıldığı bir gün olmalıydı. Nitekim 80'li yılların ortalarından itibaren de 10 Kasım Namık Kemal Zeybek'in önerdiği gibi yaşanmaya devam ediyor.
***
Diğer taraftan bu yılın 10 Kasım'ında TBMM'de de çok önemli bir görüşme yaşanacak. Cumhuriyet tarihinin en çetrefilli sorunu olan Kürt sorununun çözümüne yönelik olarak Hükümetin başlattığı açılım politikası tartışılacak. Bu görüşmelerin oldukça gürültülü geçeceği şimdiden belli. Ancak muhalefetin salı günü yapılacak görüşmelerin içeriğine dair görüş ve düşüncelerini açıklamak yerine 10 Kasım'ı diline dolaması ve vıcık vıcık bir Atatürk ve 10 Kasım istismarı yapması ne yalan söyleyeyim ben de bunu yapanlarla ilgili bir kere daha tam bir hayal kırıklığı yarattı. Özellikle Deniz Baykal'ın sergilemiş olduğu tutum CHP'liler kusura bakmasın ama ne CHP gibi köklü bir kuruluşa ne de Baykal gibi siyaset duayeni birine yakıştı. Ne demek " siz o gün o toplantıyı yapmakla bak sana( Atatürk'e) rağmen bu işi yapıyoruz demek istiyorsunuz" lafı? Bu kadar kötü ve yıkıcı bir ajitasyona ne gerek var? Bu görüşmenin yapılacağı gün 10 Kasım. Okullarımızda ve hayatın bir çok yerinde Atatürk fikirleriyle ve hatıralarıyla anılacak. Diğer yandan da "benim en büyük eserim" dediği TBMM'de bu ülkenin büyük bir sorunu tartışılacak. Hepsi bu kadar. Aslında durum böyleyken bu tip bir istismarın yapılması, bunu yapanların zihninde TBMM ve milli irade düşüncesinin ne kadar hasarlı olduğunu ortaya koyuyor. Unutulmasın ki Polatlı'da patlayan Yunan topları Ankara'da yankılanırken bu vatanda kimse matem tutmadı; başta Atatürk olmak üzere herkes TBMM'nde çözüm aradı.
***
Bizim temennimiz şudur: 10 Kasım'da milletçe 71 yıl önce kaybettiğimiz Atamızı hatırlayalım. Onun istediği gibi büyük ve güçlü bir ülkeye sahip olduğumuz için gurur duyalım. Muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak için daha çok çalışmamız gerektiğini bilelim. Bu ülkenin sorunlarını da askeri karargahların ve garnizonların izbelerinde değil Türk milletinin Meclisinde çözelim. TBMM her sorunun çözüm adresidir. Ama lütfen bu kutsal zemini aptalca suçlamalarla kirletmeyelim; özgürce her şeyi konuşalım ancak yüz yüze bakamayacak hale gelmeyelim. Bu ülkenin ekmeğini yiyenler ben inanıyorum ki vatanlarına ihanet etmezler. Diyalog kapılarını açık tutarsak bunun böyle olduğunu görebiliriz. Tam da 10 Kasım'da herkese sorumluluk duygusu içinde davranmak yakışır.
Unutmayınız, tarih ve millet bizi izliyor!