Niçin bu kadar çok korkuyorlar?
***
Şimdi asıl soruyu soruyorum: Bu ikili Ergenekon davasından niçin bu kadar çok korkuyorlar? Bu sorunun cevabını bu köşeden biraz bilgiye, biraz da sezgiye dayanarak vermeye çalışacağım. Bugün Demirel'in niçin bu kadar korktuğunu ele alacağım. Önce şuradan başlayalım: Silivri'de başlayan Ergenekon davası ve soruşturması, hali hazırda bitmiş değil. Bu davayı yürüten savcıların elinde henüz açıklamadıkları yüzlerce suç delilinin olduğu iddia ediliyor. Bu davada sorgulanması, gözaltına alınması gereken kişilerin tamamı yargıya intikal etmedi. Süreç hakkında uzman kişilerin bazı çok önemli şahıslarla ilgili Ergenekon davası kapsamında başlatılacak hukuki sürecin dosyası savcıların çekmecelerinde bekliyor. Acaba soruşturmanın ve şartların olgunlaşmasını mı bekliyorlar? Ben savcıların elinde Demirel hakkında soruşturmaya konu olabilecek birçok delilin olduğunu sanıyorum. Benim gibi bir garibanda bile 28 Şubat'ta, üstelik Cumhurbaşkanı iken DYP milletvekillerini nasıl ayarttığını kanıtlayan deliller var, gününü bekliyorum.
***
İşte Demirel, Antalya'da kendisine onursal nedenlerle tahsis edilmiş politika dışı bir kürsüde şu yukarıda bahsettiğim korkunun verdiği zorunluluk haliyle nasıl da kışkırtıcılık yapıyor: "Böyle korku dönemi görülmemiş." Vay canına! Niye? Niye senin iktidar olduğun ve her gün 40 Türk çocuğunun birbirini öldürdüğü dönemden daha korkunç bu dönem? Çünkü ilk kez bu ülkenin cesur savcıları Güniz Sokağın etrafında gezmeye başladı da ondan, değil mi? "70 milyonun korktuğunu" söylüyor Demirel. Yalan! Bu ülkenin namuslu vatandaşları tarihte hiç bu kadar kendilerini emin hissetmediler. Dinlenen 56 tane yargı mensubu... Dinleme kararını verenler yine bu ülkenin yargıçları. Ve ne mutlu ki dinlenen 56 yargıçtan 8'i dışında hepsi masum çıkmış. İşte Demirel'in ve psikolojik savaş çığırtkanlarının diline doladıkları dinleme işi bundan ibaret.
Şu yukarıdaki resme iyi baksın herkes. Bakmayın güldüklerine, aslında o gülümsemenin arkasında suç ortaklığını, demokratik rejime karşı gösterdikleri sadakatsizliği gizleme çabası var ve ben bunu görüyorum. Ergenekon savcılarının kapılarının zilini çalmasından korkuyorlar. Demirel için ne tuhaf bir durum: Sen yıllarca insanlara demokrasi adına "alaca karanlıkta kapıyı çalan sütçü" hikayesini anlat, şimdi de savcılardan kork.
Aslında bu hazin bir hikayedir. Bir devlet adamının ruhunu şeytana satıp yaşadığı uzun hayatın tüm değerlerine ihanet etmesi nasıl bir duygu acaba?
Şu fotoğrafı görünce kafam iyice karıştı, ben en iyisi Goethe'nin 'Faust'unu tekrar bir okuyayım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.