Kurmay zekası geri mi dönüyor?
Ben ordunun artık iyi kurmay subay yetiştiremediğine inanan birisiyim.
Bunu söylerken askerlerimizi incitmek aklımın ucundan dahi geçmez elbet. Ancak 27 Mayıs darbesiyle birlikte orduda genel bir kalite erimesinin yaşandığı bir vakıa. Bunun nedenlerini uzun uzun tartışmaya gerek yok. Askerlik haricinde işlerle uğraşan, hele hele siyasetle uğraşan bir orduda bozulma mukadderdir. Bizim ordumuzun bütün mukayeseli üstünlüklerine rağmen başına gelen bundan gayrı bir şey değildir. Ancak her zeval vakti gün gelir son bulur. TSK gibi köklü ve soylu kurumlarda profesyonel deformasyon hali ilelebet devam etmez; bir irade çıkar, ve o kurumu devlet aklıyla yeniden buluşturur. Umalım ki yanılmayız, şimdi izlediğimiz süreç TSK'nın bazı ideolojik bagajlarından kurtulmakta olduğunu gösteriyor ki mutluluk vericidir.
***
Son günlerde 3 hamle yaptı Genelkurmay karargahı.
Önce mahut 27 Nisan bildirisini sitesinden kaldırdı. 27 Mayıs bildirisi TSK'nın siyasete müdahale girişiminin somut kanıtıydı ve inat eder gibi TSK'nın sitesinde tutuluyordu. Yeni kurmay heyetinin göreve başlamasıyla birlikte bu anayasal ayıp ortadan kaldırıldı.
Bir diğer önemli gelişme Cumhurbaşkanı'nın 30 Ağustos Zafer Bayramı kabulünü "başkomutan" sıfatıyla yapmasıdır. Bu esasen devlet adabı itibariyle de Anayasal olarak da zaten böyle olmalıydı ancak 27 Mayıs bu devlet protokolünü de bozmuştu. Nitekim dün kabulleri Cumhurbaşkanı yaptı ve çok da güzel oldu. İşin asıl üzerinde durulması gereken yanı bu yeni protokolü bizzat yeni GKB'nın teklif etmiş olmasıdır.
Bir başka ilginç gelişme de şuydu: ilk kez Harp okulu mezuniyet töreninde başörtülü annelere izin verildi. TSK'nın başörtüsü konusundaki katı tutumunu bilenler için bu da şaşırtıcı bir gelişmeydi.
***
Aslında tüm bu gelişmelerin arka planında ben açık bir kurmay zekası görmekteyim. Genelkurmay'ın yeni kurmay heyeti 27 Nisan bildirisini sitesinden kaldırarak demokrasiye saygı mesajı vermiş oldu. Yargılanan askerleri kurtarmak içinse bile doğru strateji bu. Başörtülü anneleri törenlere kabul ederek milletle barışık bir dönemin kapısını araladı askerler. Diğer yandan Cumhurbaşkanı'na kabul protokolünü yaptırarak Abdullah Gül'ün halk nazarındaki prestijini orduya aktardılar ki asıl kurmay zekası da burada gösterildi bence. Zira herkesin dikkatini çekerim ki geçen hafta yapılan bir kamuoyu araştırmasında kurumlara güven sıralamasında Cumhurbaşkanlığı ilk kez orduyu geride bırakarak ilk sıraya yerleşti. Kurmay zekası ordunun güven oranıyla Başkomutan olan Cumhurbaşkanı'nın yüksek prestijini birleştirdi.
Yıllar sonra ilk kez ordunun o beni kahreden kurmay kabızlığından kurtulduğunu hissediyorum.
İnşallah yanılmıyorumdur.
Bunu söylerken askerlerimizi incitmek aklımın ucundan dahi geçmez elbet. Ancak 27 Mayıs darbesiyle birlikte orduda genel bir kalite erimesinin yaşandığı bir vakıa. Bunun nedenlerini uzun uzun tartışmaya gerek yok. Askerlik haricinde işlerle uğraşan, hele hele siyasetle uğraşan bir orduda bozulma mukadderdir. Bizim ordumuzun bütün mukayeseli üstünlüklerine rağmen başına gelen bundan gayrı bir şey değildir. Ancak her zeval vakti gün gelir son bulur. TSK gibi köklü ve soylu kurumlarda profesyonel deformasyon hali ilelebet devam etmez; bir irade çıkar, ve o kurumu devlet aklıyla yeniden buluşturur. Umalım ki yanılmayız, şimdi izlediğimiz süreç TSK'nın bazı ideolojik bagajlarından kurtulmakta olduğunu gösteriyor ki mutluluk vericidir.
***
Son günlerde 3 hamle yaptı Genelkurmay karargahı.
Önce mahut 27 Nisan bildirisini sitesinden kaldırdı. 27 Mayıs bildirisi TSK'nın siyasete müdahale girişiminin somut kanıtıydı ve inat eder gibi TSK'nın sitesinde tutuluyordu. Yeni kurmay heyetinin göreve başlamasıyla birlikte bu anayasal ayıp ortadan kaldırıldı.
Bir diğer önemli gelişme Cumhurbaşkanı'nın 30 Ağustos Zafer Bayramı kabulünü "başkomutan" sıfatıyla yapmasıdır. Bu esasen devlet adabı itibariyle de Anayasal olarak da zaten böyle olmalıydı ancak 27 Mayıs bu devlet protokolünü de bozmuştu. Nitekim dün kabulleri Cumhurbaşkanı yaptı ve çok da güzel oldu. İşin asıl üzerinde durulması gereken yanı bu yeni protokolü bizzat yeni GKB'nın teklif etmiş olmasıdır.
Bir başka ilginç gelişme de şuydu: ilk kez Harp okulu mezuniyet töreninde başörtülü annelere izin verildi. TSK'nın başörtüsü konusundaki katı tutumunu bilenler için bu da şaşırtıcı bir gelişmeydi.
***
Aslında tüm bu gelişmelerin arka planında ben açık bir kurmay zekası görmekteyim. Genelkurmay'ın yeni kurmay heyeti 27 Nisan bildirisini sitesinden kaldırarak demokrasiye saygı mesajı vermiş oldu. Yargılanan askerleri kurtarmak içinse bile doğru strateji bu. Başörtülü anneleri törenlere kabul ederek milletle barışık bir dönemin kapısını araladı askerler. Diğer yandan Cumhurbaşkanı'na kabul protokolünü yaptırarak Abdullah Gül'ün halk nazarındaki prestijini orduya aktardılar ki asıl kurmay zekası da burada gösterildi bence. Zira herkesin dikkatini çekerim ki geçen hafta yapılan bir kamuoyu araştırmasında kurumlara güven sıralamasında Cumhurbaşkanlığı ilk kez orduyu geride bırakarak ilk sıraya yerleşti. Kurmay zekası ordunun güven oranıyla Başkomutan olan Cumhurbaşkanı'nın yüksek prestijini birleştirdi.
Yıllar sonra ilk kez ordunun o beni kahreden kurmay kabızlığından kurtulduğunu hissediyorum.
İnşallah yanılmıyorumdur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.