Son dönemde birçok kavram, birçok olay bir birine fazlaca karıştırıldı. Mesela demokrasi adına, geçmişin karanlık işlerini aydınlatmak gibi son derece doğru bir iş yapılırken, bu demokratik çaba bir kısım sözüm ona aydın tarafından adeta manupüle ediliyor. Mesele devlet içinde cereyan etmiş hukuksuzlukların ortaya çıkarılıp yargıya havale edilmesi meselesi olmaktan çıkıyor, doğrudan doğruya devletle hesaplaşma, devlete hizmet etmiş dürüst insanları toplumun gözünde yargısız infaza tabi tutma, itibarsızlaştırma anlayışına dönüşüyor. Dün de yazdığım gibi, maalesef bazı güç sarhoşu haline geldiği anlaşılan savcılarımız da bu anti-devlet çabalara çanak tutan davranışlar sergiliyor. Oysa bu demokratik çabaları çığırından çıkaran ve sureti haktan görünen kişilerin hemen hemen hepsinin bir defosu var: Bu insanlar geçmişte yasa dışı örgütlerde militan olarak yer almışlar ve müesses nizamı yıkmak için çaba göstermişlerdir. Bir dönem bu faaliyetlerinden dolayı devletten ve yargıdan dayak yemiş olanlar bugün rövanşist duygularla devlete verilecek her türlü zarardan adeta bir tür iç huzuru duyuyorlar. Bunun tam olarak adı devletten intikam almaktır.
***
Oysa bu saptırmaları yapan insanlarla biz demokratların devlet anlayışı farklıdır. Onlar devlete düşmandırlar. Biz devletimizi severiz ve kanunlarına itaat ederiz. Onlar için devlet faşist bir yapılanmadır, bizim içinse tarihi sürekliliği olan ve sahip olduğumuz tüm değerlerimizi koruyan bir teşkilatlanmadır. Biz, devletsiz varlığımızı sürdürebilmemizin asla mümkün olmadığını biliriz. Onun için de devletimizi koruruz. Ancak biliriz ki hukukla kuşatılmamış bir devlet kolayca kötülük üreten bir yapılanmaya dönüşür. Onun için hukuk devletini benimseriz. Bu bakımdan, bu devlete dürüstçe hizmet eden insanlarla, suç işleyenleri ayırmak gerektiğine inanırız. Dürüst devlet görevlilerini geçmiş görevlerinden dolayı muaheze etmek, onları düşman gibi görmek devlete zarar vermek anlamına gelir. İşte buna bir örnek: MİT eski yöneticisi Mehmet Eymür "acil" kaydıyla yakalanıp savcı önüne çıkarılıyor. 6 saat sorgulanıyor ve sonra mahkemeye gönderilmeye lüzum görülmeyerek serbest bırakılıyor. Ama bu arada yurtdışı yasağa konuyor. Ve tabii devlete kırk yıl hizmet etmiş, özel görevler yapmış bir emekli kamu görevlisi kameralar önünde adeta suçlu bir medya maymunu haline getiriliyor. Suratı iyice tanınır hale gelen Mehmet Eymür'ün başına yarın bir iş gelse, bunun hesabını kim verecek? Eymür'ü teşhir eden o savcı arkadaş mı?
***
Gelelim şimdi asıl meseleye: Ben Mehmet Eymür'ü tanımam bilmem. Yüzünü bir kez bile görmüşlüğüm yoktur. Ama ben onun görev yaptığı dönemin başbakanıyla çalışmış birisiyim. O beni tanımazdı ama ben onun neler yapıp ettiğini bilirdim. Mehmet Eymür benim hayatımda şahit olduğum en dürüst devlet memurlarından birisidir. Gerçek bir vatanseverdir ve üstün yetenekli bir istihbaratçıdır. Devlete büyük hizmetler yapmıştır. Özal döneminde Bulgaristan Türklerine yapılan baskılara karşı Bulgaristanlı Türkleri canı pahasına örgütleyen odur. Asala terörünün bitirilmesinde katklıları büyüktür. Kimse unutmasın, bu ülkede devlet içindeki çeteleşmeleri ilk ortaya çıkaran kişi Mehmet Eymür'dür. Eymür'ü bir devlet adamı olarak benim gözümde değerli kılan asıl mesele ise her zaman hukuktan ve meşruiyetten yana olmasıdır. Bu özelliği yüzünden en yakın arkadaşlarıyla arası açılmıştır.
Amacım Mehmet Eymür güzellemesi yapmak değil. Ancak, bu devletin geçmişi hep kötü adamlardan ibaret değil, tam tersine bu devlete şerefleriyle hizmet etmiş binlerce insan var ve bu devlet onların hizmetleriyle bugünlere geldi. Mehmet Eymür bunlardan sadece biri.