Normalleşme ve TBMM'nin duvarları
***
Yapılan işlem son derece doğal, yapılması gereken, gecikmiş bir işlemdir. Anayasanın 95. maddesinde yer alan "TBMM başkanı 'ilgili kurumdan' yardım alır" ibaresindeki "ilgili kurum" yerine "İçişleri Bakanlığı" ifadesi konulmuş ve sorun çözülmüştür. Artık bundan sonra Meclis'i anayasa gereği polis koruyacaktır. Ancak, gazete köşelerinde asker düşmanlığı yapmayı marifet sayan çakal takımı sanki milletin meclisi düşman askerinden kurtarılıyormuş gibi zafer naraları atmaya başladı. Onları kınıyorum. Ortada askeri inciten hiçbir durum yoktur. Olay basit bir işlemdir. Aslında bunun çok daha önce yapılması gerekiyordu. Meclis eski başkanlarından Köksal Toptan'ın bu yöndeki bir girişimi askerler tarafından engellendi. Bugün askeri vesayet kalkmıştır ve demokratik imajımıza uygun düşmeyen her sembol ait olduğu yere gönderilmektedir. Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki en bariz fark budur.
***
Bu yerinde karardan dolayı TBMM Başkanımız Cemil Çiçek'i kutluyorum. Bu gelişme ve Meclis'in geliştirdiği bu irade, onun demokrat kimliğine çok yakışmıştır. Ancak ben Cemil Bey'den başka bir hususu daha gündemine almasını bekliyorum: TBMM'nin mimarisi demokrasi ruhuna uygun bir tasarımdır. Halkla iç içe olmayı amaçlayan bir düşüncenin ürünüdür. O nedenle orijinal yapıda etrafında duvar yoktu. Yoktu ama şimdi var. 12 Eylül darbesinden sonra Dikmen ve Ayrancı caddelerinde kalın taş duvarlar yapıldı. Bir de Meclis'in bahçesine askeri lojmanlar tabii. İlginçtir, 12 Eylül'deki aynı darbeci mantık Anıtkabir'in etrafını da duvarla çevirdi ve Ata'nın kabrini milletinden ayırdı. Şimdi TBMM Başkanımızın bu duvarları yıkmasını, o atıl duran koskoca Meclis parkını ve tabii TBMM'yi halkla bütünleştirmesini bekliyoruz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.