"Düşme" Ertuğrul Bey!..
***
İşte Noel Baba'yla ilgili yaşanan polemik. Ertuğrul Bey cahil bir müftünün gerzekliğini ciddiye alıp ona cevap vermek zorunda mıydı mesela? Solda ve sağda sipere yatmış bozguncuları harekete geçirmekten başka ne işe yaradı bu topa girmek? Oysa bu derece donanımlı bir bakanın, şayet bir görev sorunu kabul ediyorsa, başka bir yöntem bulması gerekirdi. İşte şimdi de dünkü Habertürk'te 19 Mayıs'la ilgili çıkan haber. Manşete bakarsanız "Eyvah, Ertuğrul Günay kavga çıkartıyor" diye düşünüyorsunuz. Haberin içine girince ve bakanın ağzından çıkanları okuduğunuzda hiç öyle bir niyet yok, ancak bir şey var: Bakan Günay'ın tarzına hiç uymayan bir naiflik, bir durumu idare etme gayreti. Bu tutum Ertuğrul Günay'a gerçekten uymuyor. Siyasetin yüksek katlarında geçen yıllar bir siyasetçiyi bozar mı? Ya da hangi katta olursa olsun, rutinleşen bir siyaset hayatı, eski bir devrimci-muhalif ruhu yeniden harekete mi geçiriyor? Bunun ikisi de olabilir. Öyleyse eğer, Ertuğrul Bey'e bir Umre seyahati tavsiye ediyorum. Demek istediğim şu: 19 Mayıs'la ilgili Ertuğrul Günay'ın kimseyi ikna etmesine gerek yok. Alınan karar doğru bir karardır. Öyle soğuk-sıcak meselesi de değildir. Bakan Günay bu stadyumlardaki temaşayı Recep Peker'in 30'lu yıllarda İtalya'dan, Almanya'dan devşirip getirdiğini bilmiyor mu sanki? Kökü dışarda olan bir uygulamadan teamül mü olur? Ayrıca mesele bir kanun ve genelge meselesidir. 1981 Tarihli ve 2429 Sayılı Kanun, 1981 Tarihli ve 17475 Sayılı Yönetmelik, 2007 Tarihli 2595 Sayılı Kutlama Yönergesi ortada durup dururken, niçin bin dereden su getiriliyor anlamıyorum. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı'nın düşünce biçimi gayet açık: Milli bayramlar daha çeşitli, daha renkli ve daha bilinç kazandırıcı bir biçimde kutlanacak. Ertuğrul Günay'a Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını hatırlatmaya bilmem gerek var mı?
***
Benim için hiç önemi yok ama bir başka husus daha var: Doğrusu beni Bakan Günay adına endişelendiren bir durum bu. Bildiğim bir şey var, uzun görev yılları makam sahibi siyasetçilere oturdukları koltuğun kendileri için müktesep hak olduğu duygusunu verir. Siyasetçi eski duyarlılıklarını kaybeder. Altı boş popülizm yapmaya başlar. Gerçek dostlarına özensiz davranır. İşin ilginç tarafı aynı "tanrılaşma" hastalığı o siyasetçinin maiyetinde de görülür. Mesela şu geçtiğimiz aylarda, bakanlığı ilgilendiren önemli bir konuda Bakan Günay'ı iki kez aradım. Nezaketen bile olsa bir cevap yok. Hadi diyelim bakanların işleri çok olur, ya o bakanın özel kalem müdürü ne işe yarar? Özel kalem müdürünü aradığımız zaman "toplantıda" dedirttiriyor beyefendi. Sonra da herhangi bir biçimde geri dönmüyor. Bakan Günay eski model popülizm yapmayı bıraksın da, bence önce özel kalemde oturan o toplantı meraklısı arkadaşla ilişkilerini gözden geçirsin.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.