"Diken battığı yerden çıkar"
***
Gelelim asıl meseleye. Çarşamba günü Ankara'da herkes "şimdi ne olacak?" sorusunu soruyordu bir birine. Ne olacağı dün belli oldu. MİT yöneticileri savcıya ifade vermeye gitmeyecekler. Üstelik bu kararın Başbakan'ın emriyle alındığı medya aracılığıyla açıktan duyuruldu. Bunun anlamını merak edenlere ben açıkça söyleyeyim: Anlaşılıyor ki Başbakan Erdoğan bu girişimin altında bir kötü niyet, bir siyasete müdahale çabası tespit ediyor ve tedbir almaya hazırlanıyor. Önümüzdeki günlerde özel yetkili savcıların durumunu yeniden belirleyen bazı kanunların Meclis'ten çok hızlı bir biçimde çıkması kimseyi şaşırtmasın. Eğer hükümet kendine yönelik bir müdahaleyi tespit ederse doğal olarak ya yürütmenin imkanlarını kullanacaktır ya da Meclis üzerinden tedbir alacaktır. Ancak bizim hala çözemediğimiz karanlık noktalar ortada duruyor. Bu gelişmenin anlamı ne, hala tam olarak bilmiyoruz. Devlet içinde bir iktidar paylaşımı sorunu mu var, onu da tam bilemiyoruz. Bildiğimiz bir şey var, bir güç Türkiye'nin kendi sorunlarını kendisinin çözmesini istemiyor.
***
Türkiye çok önemli günler yaşıyor. Bir taraftan 900 km. sınır uzunluğu olan bir komşu ülkede Türkiye'yi doğrudan etkileyen olaylar yaşanıyor, diğer taraftan Türkiye yeni bir anayasa yapmak suretiyle yeni Türkiye imajını taçlandırmak istiyor. Aslında her şey yolunda giderken Başbakan Erdoğan'ın geçirdiği rahatsızlıkla birlikte işler tersine dönmeye, daha doğrusu sağdan soldan, içeriden dışarıdan yumruklar gelmeye başladı. Bana rahmetli Aydın Menderes'ten miras bir atasözü var: "Diken battığı yerden çıkar" derdi Menderes. Madem bu sakil olaylar Başbakan'ın hastalığıyla başladı, o zaman bu kötü süreci yine Başbakan'ın düzen sağlayıcı iradesi durduracaktır.
Allah ona, Türkiyemizin hatırına sağlık ve güç versin.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.