• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

Türkiye'nin gücünün değeri

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 13 Mayıs 2012, 19:27
Tayyip Erdoğan, üç kez, peş peşe, halk tarafından seçilmiş başbakanımız.
Ama bu ülkede demokrasiye eğri bakan çevreler hala o derece etkili bir sosyal baskı grubudur ki, Başbakan Erdoğan'a olan sempatimizi, takdir hislerimizi dile getirmekten korkuyoruz.
İçimize şöyle bir korku yerleştirmişler: Eğer Tayyip Erdoğan'ı över ve ona duyduğun sempatiyi yazılarına yansıtırsan, başkaları sana 'yağcı' diyecekler, 'yandaş' diyecekler...
Daha kötüsü 'menfaat peşinde' diyecekler.
Bu insanlara kendi mütevazı hayatımızın birçok evresinde, önümüze konulan makam ve mansıpları, yaşımızın üzerinde bir olgunlukla, elimizin tersiyle ittiğimizi nasıl anlatacağız ki.
İçimize yerleştirdikleri korkuya bakın, bu ülkenin en gözü kara adamlarından birisiyim, ben bile Başbakan Erdoğan için iki güzel laf etmekten çekiniyorum.
***
Bunları yazmamın nedeni şu: Bugün içimdeki korkuyu yenip Başbakan Erdoğan'ı öveceğim.
Aslında kendi ülkemi öveceğim.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'dir çünkü.
Bugün şu yaşadığımız an da, film yönetmeni Nuri Bilge Ceylan'ın bir uluslararası ödülü alırken söylediği "Benim yalnız ve güzel ülkem..." ifadesindeki 'yalnızlık' vurgusunun bir geçerliliği yok Türkiye bakımından.
Türkiye bugün bütün dünyanın izlediği, sempati duyduğu, başarılarını anlamaya çalıştığı, milletler ailesi içerinde diyaloğa en açık ülkelerin başında.
Sözü dinlenen, söylediği sözün sonuçları olan bir ülke Türkiye.
Davos'ta Şimon Perez'e verilen 'One Minutes' ayarının Ortadoğu'da dengeleri nasıl etkilediğini herkes gördü.
Şımarık İsrail hala kendine gelemedi.
Ama hemen ardından, Türkiye'nin Başbakan'ı Erdoğan, bu kez insani bir meselede sözünü devreye soktu: Filistinlilerin elinde esir olan İsrailli asker Gilat Şalit, Başbakan Erdoğan'ın Filistinlilere yaptığı telkinle özgürlüğüne kavuştu.
Şilat'la takas edilen Filistinli komutan Salaadin Al Awawdeh bunu açıkça ifade etmiştir.
Türkiye'nin sözünün gücü bunlarla da sınırlı değil: Amerika'daki, Fransa'daki Ermeni tezgahları her seferinde Başbakan Erdoğan'ın kararlı tepkileriyle bozguna uğramıştır.
Daha üç gün önce, Türkiye'nin kredi notunu düşüren uluslararası derecelendirme kuruluşu S&P, Başbakan Erdoğan'dan yediği şamarla neye uğradığını şaşırmıştır. Bugün Türkiye ile ilgili tavrından dolayı bu kuruluşun saygınlığı tehlikede.
IMF Başkanı Christine Lagarde, "S&P derhal Türkiye'den özür dilemeli" deme ihtiyacını hissetti.
Bunlar bizim yakın tarihimizde ilk kez oluyor.
Daha iki gün önce, Suriye istihbaratının elinde esir bulunan iki Türk gazeteci vatanlarına ve ailelerine kavuştu.
Bunun nasıl olduğunu kim, ne kadar biliyor?
Ben söyleyeyim: Başbakan Erdoğan geçtiğimiz günlerde, tüm dünya kamuoyunun önünde Suriyelilere, "İki gazeteci konusunda gözümüz üzerinizde" açıklamasını yaptı.
Ama başka bir şey daha yaptı Türkiye'nin Başbakan'ı: Suriye yönetimine diplomatik kanallardan gönderdiği mesajda açıkça şunu söyledi:
"Eğer o iki çocuğun kılına zarar gelirse size bunun bedelini ödetirim"
***
Türkiye, 30 senede bir gerçek devlet adamı yetiştiriyor.
Bu yanıyla bir 'kaht-ı rical' yaşıyoruz ve tarih bize devlet adamları konusunda cömert davranmıyor.
Bakın, Atatürk'ün tarih sahnesine çıkışıyla Menderes'in ortaya çıkışı arasında hemen hemen 30 yıl var.
Menderes'in ortaya çıkışıyla Özal'ın ortaya çıkışı arasında da bir o kadar süre var.
Özal'ın başbakanlığa başlamasıyla, Erdoğan'ın başbakanlığa başlaması arasındaki süre, yine tezimizi doğruluyor.
Türkiye bugün, 'Büyük Türkiye' adına neye sahipse, işte bu dört adamın eseri.
Ve maalesef, bu büyük adamların hiçbirinin kıymetini bilemedik.
Kimini saray duvarlarının içine hapsedip kahrından öldürdük, kiminin ölümü bile hala tartışmalı, kimini ise resmen güpe gündüz astık.
İşte, son 30 yılın en iyi başbakanı olduğu halk tarafından takdir edilmiş Tayyip Erdoğan...
Biraz ucunu bıraksa, azıcık gaflete düşse, onun da akıbeti öncekilerden farklı olmayacak.
Büyük bir iyi niyetle söylemek istediğim şu:
Sahip olduklarımızın kıymetini bilelim!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.