"Türkiye süper güç"
20.11.2009 tarihli Yeni Asır'daki köşemde "Bağımsız Türkiye" başlıklı bir yazı kaleme almıştım.
Yazıma ilham veren şey, Kıbrıs Rum Meclisi Başkanı ile ABD'nin en önemli bürokratlarından Matt Bryza arasında geçen bir tartışma ve bu tartışmaya Bryza'nın verdiği cevaptı.
Rum Meclis Başkanı, daha sonra Azerbaycan'ın ABD Büyükelçisi olacak olan Matt Bryza'ya sert ve sitemkar bir üslupla, "Kıbrıs sorunu konusunda Türklere niçin baskı yapmıyorsunuz?" diyordu.
Matt Bryza, bu sitemkar soruya şöyle cevap veriyor:
"Eskiden olduğu gibi Türkiye'nin politikalarına müdahale edemiyoruz, çünkü Türkiye bir süper güç oldu."
Bu diyalog o günün Rum ve Türk gazetelerinde aynen bu şekilde yer almıştı.
Ben de o gün köşemde bu açıklamayı "Bryza bu sözü Rumlarla kafa bulmak için söylemedi herhalde" diye değerlendirmiştim.
***
12 Kasım 2009 tarihinde, Bryza'nın açıklamasının biraz öncesinde, Graham Fuller BBC'deki söyleşisinde tam bir bağımsız Türkiye tablosu çiziyordu. Ne diyordu Fuller?
"Türkiye artık eski deyişle Batı'nın sadık müttefiki değil ama Batı'nın reçetelerini uygulamasa bile yaptıklarından Batı da yararlanacak. Türkiye ABD'den daha akıllıca hareket ediyor. Amerika'yı çıkarlarının başlıca vasıtası olarak görmüyor. Türkiye'nin politikasının kaynağını Washington'da aramak çılgınlık olur."
O günden bu güne dünyada ve Türkiye'de gelişen olaylar hem Fuller'in hem de Bryza'nın tespitlerini doğrular niteliktedir.
***
Hadi diyelim ki hem Fuller hem de Bryza Türkiye'nin önemini iyi bilen uzmanlar; ya hiç beklenmeyen bir kişiden gelen "süper güç Türkiye" tanımına ne diyeceğiz?
Daha iki gün önce, İsrail'de hükümet ortağı olmaya hazırlanan Kadima Partisi Genel Başkanı Şaul Mofaz Washington İnstitute'de yaptığı konuşmada, "Türkiye gerçek bir süper güçtür ve ilişkiler artık bu gerçek dikkate alınarak yürütülmelidir" demiştir.
Şaul Mofaz'ın bu açıklamayı yaptığı gün gazetelerde Dağlıca saldırısının altında ezilmiş bir haber yer alıyordu. Daha 10 yıl önce IMF'ye 40 milyar dolar borcu olan Türkiye, aynı IMF'ye 5 milyar dolar kredi açıyordu.
Aslında bütün bu gelişmeler ve beraberinde ortaya çıkan yeni Türkiye algıları şu sıralar başımıza bela olan sorunları önümüzdeki dönemde bir bir çözeceğimizin müjdesini veriyor bize.
O nedenle ben Türkiye'nin önündeki hiçbir sorundan korkmuyorum.
Türkiye karamsarlar ülkesi olamaz!
Yazıma ilham veren şey, Kıbrıs Rum Meclisi Başkanı ile ABD'nin en önemli bürokratlarından Matt Bryza arasında geçen bir tartışma ve bu tartışmaya Bryza'nın verdiği cevaptı.
Rum Meclis Başkanı, daha sonra Azerbaycan'ın ABD Büyükelçisi olacak olan Matt Bryza'ya sert ve sitemkar bir üslupla, "Kıbrıs sorunu konusunda Türklere niçin baskı yapmıyorsunuz?" diyordu.
Matt Bryza, bu sitemkar soruya şöyle cevap veriyor:
"Eskiden olduğu gibi Türkiye'nin politikalarına müdahale edemiyoruz, çünkü Türkiye bir süper güç oldu."
Bu diyalog o günün Rum ve Türk gazetelerinde aynen bu şekilde yer almıştı.
Ben de o gün köşemde bu açıklamayı "Bryza bu sözü Rumlarla kafa bulmak için söylemedi herhalde" diye değerlendirmiştim.
***
12 Kasım 2009 tarihinde, Bryza'nın açıklamasının biraz öncesinde, Graham Fuller BBC'deki söyleşisinde tam bir bağımsız Türkiye tablosu çiziyordu. Ne diyordu Fuller?
"Türkiye artık eski deyişle Batı'nın sadık müttefiki değil ama Batı'nın reçetelerini uygulamasa bile yaptıklarından Batı da yararlanacak. Türkiye ABD'den daha akıllıca hareket ediyor. Amerika'yı çıkarlarının başlıca vasıtası olarak görmüyor. Türkiye'nin politikasının kaynağını Washington'da aramak çılgınlık olur."
O günden bu güne dünyada ve Türkiye'de gelişen olaylar hem Fuller'in hem de Bryza'nın tespitlerini doğrular niteliktedir.
***
Hadi diyelim ki hem Fuller hem de Bryza Türkiye'nin önemini iyi bilen uzmanlar; ya hiç beklenmeyen bir kişiden gelen "süper güç Türkiye" tanımına ne diyeceğiz?
Daha iki gün önce, İsrail'de hükümet ortağı olmaya hazırlanan Kadima Partisi Genel Başkanı Şaul Mofaz Washington İnstitute'de yaptığı konuşmada, "Türkiye gerçek bir süper güçtür ve ilişkiler artık bu gerçek dikkate alınarak yürütülmelidir" demiştir.
Şaul Mofaz'ın bu açıklamayı yaptığı gün gazetelerde Dağlıca saldırısının altında ezilmiş bir haber yer alıyordu. Daha 10 yıl önce IMF'ye 40 milyar dolar borcu olan Türkiye, aynı IMF'ye 5 milyar dolar kredi açıyordu.
Aslında bütün bu gelişmeler ve beraberinde ortaya çıkan yeni Türkiye algıları şu sıralar başımıza bela olan sorunları önümüzdeki dönemde bir bir çözeceğimizin müjdesini veriyor bize.
O nedenle ben Türkiye'nin önündeki hiçbir sorundan korkmuyorum.
Türkiye karamsarlar ülkesi olamaz!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.