Balyoz hakimleri çocuklarımızı kurtardı!
Bu yargılamaya başından itibaren kategorik olarak karşı olan çevreler gün geçtikçe mahkemeye ve kararlara dönük eleştirilerini artırarak sürdürüyorlar.
Onları dikkatle izliyorum, davranışlarının üzerindeki yapay ruh boyasını kazıdığınız vakit altından, amiyane bir tabir olacak, kabak gibi darbecilik ve vesayetçi dönemlere özlem çıkıyor.
Bu çevrelerin dertleri bu dava, bu davada ceza alanlar, onların aileleri filan değil, buna emin olabilirsiniz. Bütün mesele bir cumhuriyet tarihi boyunca bu memleketin çocuklarını baskı altında tuttukları araçları, kullandıkları yöntemleri kaybediyor olmalarıdır.
Bu ülkenin zenginliklerini paylaşmak istemiyorlar, bu ülkenin çocukları arasından sanayici, subay, aydın yetişsin, memleket idaresinde söz sahibi olsun istemiyorlar.
Bu çevreler onlarca yıldır memleket çocuklarını yine memleket çocuklarına kırdırdılar.
Orduyu halkın üzerine yürütmek bundan başka bir şey değildi.
Darbeler buydu.
***
Balyoz darbe girişiminin önlenmesi işte bu yanlış işleyen diyalektiği bozdu.
Bu milletin ordusunu milletin üzerine bir mütecaviz gibi gönderen o zihniyet eylem safhasına geçmeden enterne edildi ve çökertildi.
Balyoz kararları silahlı bir darbeyi çökertme ameliyesidir.
Bu kararla da görülmüştür ki bir devlette hukuktan daha güçlü bir otorite yoktur.
Orduların yapamayacağı bir tedbiri hukuk kendi başına geliştirmiş ve hem bu günümüzü hem de geleceğimizi kurtarmıştır.
Malum çevrelerin mahkeme heyetine ve kararlara tepkileri giderek artıyor demiştim. Bunu normal karşılıyorum, ancak demokrasiye inanların da, bu hukuki olduğundan zerrece şüphe duymadığım kararları alan mahkeme heyetine saygı ve hayranlıkları gün geçtikçe katlanarak artıyor.
Bu mahkemenin savcısına ve hakimlerine, kararların özü daha da iyi anlaşıldıkça, benim de saygım giderek artıyor.
Zira dünya hukuk tarihinde hiçbir mahkeme heyeti üzerine bu kadar ağır baskı kurulamamıştır herhalde.
***
Bu mahkemenin yürüttüğü balyoz davası tarihini birilerinin yazması, üzerinde akademik çalışma yapması gerekir.
Hukuk ve hukukçu haysiyeti ve cesaretine bir örnek teşkil etmesi bakımından hukuk fakültelerinde, adalet akademilerinde bir ders olarak okutulması ayrıca yerinde olur.
Bir dava süresince davaya bakan savcı ve hakimler hem askeri şahıs sanıklar tarafından hem de bunların dışardaki uzantıları tarafından sürekli olarak tehdit edildiler.
Kararın açıklanacağı gün bile davanın bir nolu sanığı mahkemeyi tehdit etti.
Türkiye'nin ana muhalefet partisi Balyoz davasının hakim ve savcılarına saldırmak ve onlarla ilgili bir meşruiyet sorunu yaratmak için yıllardır siyaset yaptı neredeyse.
Ya medya?
Her zaman darbelerin gönüllü neferi medya...
Bu davaya ve bu davanın hakim ve savcılarını durmadan aşağıladılar, karalama kampanyaları düzenlediler, davayla ilgili toplumda kötü bir algı oluşturmak için bütün hünerlerini gösterdiler.
Hürriyet'in genel yayın yönetmeni aylardır 10. Ağır Ceza'nın haysiyetli hakim ve savcılarını lekelemek için nasıl da uğraştı durdu?
Sanırım birileri ona "susma, susarsan sıra sana gelecek" demiş olmalı.
Bütün bunlara direndiler Balyoz davasının hakim ve savcıları.
Geri çekilmediler, teslim olmadılar.
Zoru başardılar ve kesinlikle tarihe geçtiler.
Bu ülkenin geleceğini kurtardılar.
Çocuklarımız onlar sayesinde daha özgür bir ülkede yaşayacak.
Onlara minnettarız!
Onları 27 Mayıs'ın şeref ve haysiyet yoksunu savcı ve hakimlerine, Salim Başol'a ve Ömer Egesel'e benzetenleri ayıplıyoruz.
Ve o zümreye diyoruz ki, siz yanlış yolda yürüyen bir nesil oldunuz ama bari çocuklarınız kurtuldu.
Eleştireceğinize dua edin!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.