'Müslüman Roma'
Aynı zamanda 150 yıllık adı konmamış iç savaşı bitirecek bir kavramlar barışının tüm altyapısını sunuyor bize "Müslüman Roma". İbni Haldun'un "Mukaddimesi"ni okurken aldığım lezzeti alarak okuduğum bu kitabı okuyucularımın da tanımasını istiyorum.
OSMANLI DEĞİL CUMHURİYET
Kitapta yer alan birçok yaratıcı fikrin yanında bana göre en orijinal fikir "Müslüman Roma"nın Osmanlı değil Cumhuriyet merkezli bir bakış açısına sahip olması. Esasen "Müslüman Roma" kavramlaştırmasının kendisine ait olmadığını, daha önce İlber Ortaylı ve Niyazi Öktem tarafından dile getirildiğini kitabın başında ifade ediyor yazar. Kendi özgün görüşünü şu cümlelerle anlatıyor:
"Bir, laikliğin, sekülarizmin beşiği olmaklığıyla.. İki; Cumhuriyetin beşiği olmaklığıyla, üç; hukukun beşiği olmaklığıyla bir saltanat devleti olan Osmanlı'ya değil, aynı coğrafyada bulunan aynı devletin niteliksel bir sıçrama yapmış olan hali Türkiye Cumhuriyeti'ne daha uygun bir tanımlama olduğunu düşünüyorum".
HATA TEKRARLANMASIN
Tekrar belirtmekte fayda var: Cumhuriyetçi, laik ve demokrat bir tez "Müslüman Roma". Kitabın en ilgi çekici yanı geçmişi tashih ederken bir bakıma gelecekte geçmişte yapılan hataların benzerlerinin yapılmamasını kuvvetli bir dille ifade ediyor ve bunun "Müslüman Roma" ruhuna aykırı olacağını söylüyor. İşte Atılgan Bayar'ın perspektifi:
"Biz bir hata yaptık, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçerken. O hata şuydu: Osmanlı'yı tamamen silmek istedik. Osmanlı'nın Cumhuriyet'e taşıyabileceğimiz pozitif yönlerini ve kurumlarını da elemeye çalıştık. Bereket tümünde başarılı olamadık. Vazgeçilmez olanlar zayıflasa da biçim değiştirdi ve yaşadı. Şimdi yeni bir sıçrama anında Türkiye Cumhuriyeti devleti. Bu sıçrama anından aynı hatanın tersini yapmamamız gerekiyor. Aynı hatanın tersi şu demek: Şimdi de Cumhuriyetin kurumlaştırdığı ve yerleştirdiği Cumhuriyet müktesebatını reddetmememiz gerekiyor".
"MÜSLÜMAN ROMA"NIN SINIRLARI
Emperyal belki ama kesinlikle emperyalist bir tezin adı değil "Müslüman Roma". Kastettiği coğrafyanın "kültürel sınırları" içerdiğini söylüyor Atılgan Bayar. "Biz öncelikle kültürel bir haritadan bahsediyoruz. Hatay referandumla Türkiye'ye katılmıştı. X yıl sonra Suriye'nin bir referandumla Türkiye'ye katılmak istemeyeceğinin bir garantisi yok, buna hazırlıklı olmalıyız" satırları ona ait. Atılgan Bayar'a göre "Müslüman Roma"nın başkenti İstanbul'dur ve tüm Roma coğrafyası aynı zamanda "Müslüman Roma"nın da sınırlarını oluşturur.
SİSTEM NE OLACAK?
Atılgan Bayar'a göre "Müslüman Roma" laik olacak, Cumhuriyet üzerine bina edilecek, demokratik olacak. Bayar'ın şu satırları güncel bir tartışma konusuna da ışık tutması bakımından ilginçtir:
"Türkler için önderlik ve liderlik kutsal bir müessesedir, tıpkı devlet gibi. Gücün merkezileşmesi çok önemli bir şeydir. Dolayısıyla başkanlık sistemi Türkiye'nin önünü açacak yol. Ama başkanlık sitemi demek değil ki muhakkak bir otoriter rejim lazım. Sistem içinde taşıdığı 'check and balans' ile 'spoil ve merit sistem"i dengeleyecek".
YA LAİKLİK?
"Müslüman Roma Ortadoğu'daki karışıklıklara da çare olacak mı?" sorusuna verdiği cevapta "Reçete değil ama bir model sunabilir Türkiye" diyor. Sonra Tayyip Erdoğan'ın Mısır'da yaptığı konuşmadaki laiklik vurgusuna dikkat çekiyor ve şunları söylüyor:
"Önce reaksiyonla karşılandı, üstelik bu vurguyu Müslüman Kardeşler organizasyonunda yaptı. Önce reaksiyon görse de daha sonra ihvan tarafından tartışıldı ve neredeyse benimsendi diyebiliriz".
KÜRT SORUNU
Kürt sorununu nasıl çözer Müslüman Roma? Şu anda Türkiye'nin en yakıcı sorunu konusunda da çok farklı bir bakış açısı geliştirmiş "Müslüman Roma" tezi. Bir kere "Türk" kavramının bir ırkın adı olmadığını söylüyor. İlk başta resmi tezin tekrarı gibi gelen bu ifadeler kitabın ilerleyen satırlarında bizi bambaşka bir derinliğe ve çok farklı, çok şaşırtıcı ve hatta biraz da sarsıcı bir bakış açısının içine itiveriyor. "Kürt sorunu diye bir sorun olduğun düşünmüyorum. Yaşadığımız sorun Kuruluş Felsefesi'ne uygun hareket etmeme sorunu. Çünkü bizim Kuruluş Felsefemiz Kürtleri eşit vatandaşlar olarak görüyor" diyor. Ama bu satırların ardından asıl "Müslüman Roma"nın önerdiği düşünme modeli ortaya konuyor:
"Biz hep Kürtlere vermeye çalıştık bugüne kadar. Bir ırk, kültür vermeye çalıştık. Bunu sadece Kürtlere değil, Çerkezlere, Çingenelere de yaptık. Halbuki bizi Türk yapan şey, bizi var eden şey onlardan almaktır. Şimdi almak zamanı. Kürtlere bir şeyler vererek değil, onlardan bir şeyler alarak bir millet olabileceğimizi anlamamız gerekiyor. Bizim Kürtlere elinizdeki değerleri getirin paylaşalım, yeni değerler oluşturalım, ortak hedefler inşa edelim dememiz lazım. Sorunun çözümü, Kuruluş Felsefesi'ndeki sihirde yatıyor".
SADECE BİR KİTAP MI?
"Müslüman Roma" sadece bir kitap değil. Kitap kurgusuyla, getirdiği yeniliklerle, demokratik mimarisiyle interaktif bir eser.
Tarihe ait bir konuyu anlatırken aynı anda neredeyse sosyal medyaya bağlanıyor ve kendi görüşlerini tüm toplumun eleştirisine açıyor. O nedenle en ağır tarihi, sosyal, siyasi meseleleri konu edinen "Müslüman Roma" okuyucuyu sıkmak bir yana bir macera romanı okur gibi kendine bağlıyor.
Bu kitap bir köşe yazısıyla anlatılmaz ama şu kadarını söyleyeyim ki ait olduğu milleti bütün veçheleriyle kavramış çok hakiki bir entelektüelin, çok inanmış bir adamın eseriyle karşı karşıyayız. Atılgan Bayar bize sadece bir büyük proje sunmuyor, aynı zamanda asırlık komplekslerimizden kurtulmanın zamanı geldiğini haber veriyor. Zihnimize vurulmuş oryantalist kelepçeleri kırıp atıyor. Bizi özgürleştiriyor. Hem geçmişe doğru hem bugün için hem de geleceğe doğru özgürleştiriyor. Ve zihnimiz özgürleştikçe daha iyi düşünüyoruz, daha büyük düşünüyoruz, özgüven kazanıyoruz, büyük sorunları çözebileceğimize dair umut üretiyoruz.
"Müslüman Roma" kitabını ikinci kez okuyorum. Kitaptan derlediğim notların çoğunu yazamadım köşemde. Çünkü bu kitabın her bir satırı çok önemli fikirler içeriyor. Bu kitabı okumak ve bu kitabın serdettiği fikirler lehine veya aleyhine düşünmek gerekir. Her ikisi de zihnimizi müthiş zenginleştirecek, taraf veya karşıtlık duygusunun en lezzetli hallerini yaşatacaktır.
Ve Atılgan Bayar'a: Zihnimizde yarattığın kırbaç şakırtılarından dolayı...
Hayal gücümüzü kışkırttığın için... Teşekkürler.
Baban seninle gurur duyuyordur, inan!..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.