Siyasette yine hamleler
Özetleyerek hatırlatalım son günlerde yapılan bu hamleleri:
2011 seçimlerinden sonra yapılan ilk hamle: On yıllık iktidar sürecinde kendi burjuvazisini yetiştiremediğini gördü, ortada bir sürü AK Parti'ye yakın görgüsüz zengin dolaşıyordu ama iktidarın iç ve dış operasyonlarına PİAR yapacak donanımda bir muhafazakar burjuva yoktu. Rasyonel Erdoğan hiçbir komplekse kapılmadan, hayatı boyunca karşı olduğu Türkiye'nin yerleşik burjuvasıyla tekrar ilişki kurdu. En azından onlar üzerindeki baskıyı kaldırdı.
***
İkinci hamle: Türkiye'nin "orta gelir krizi" yaşadığını tespit etti ve 10 bin dolarlık kişi başı GSMH ile büyük güç politikaları yürütülemeyeceğini anladı. Son dönemlerde bütün enerjisini Türkiye'yi orta gelir krizi alanının dışına çıkaracak çareler aramaya harcadı. Buna dair üç karar aldı: Birincisi, mütekabiliyet yasasını çıkardı. İkincisi, Kentsel Dönüşüm yasasını çıkardı ve üçüncü olarak da 2B yasasını Meclis'ten geçirdi. Bu şu anlama geliyordu: Petro dolarların yönü Türkiye'ye yöneltilecek ve önümüzdeki beş yıl içinde Türkiye'ye girecek 250 milyar dolar ve onun yaratacağı büyüme ile orta gelir krizi aşılacak.
Üçüncü hamle: Türkiye'nin hızlı ve dikine bir kalkınma ve yenilenme süreci yaşamasının ön şartı yavaş ve çok masraflı işleyen mevcut sistemi başkanlık sistemi ile yenilemek fikrinin güçlü bir kararlılığa dönüşmesi. Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere AK Parti bu konuya kilitlenmiş durumda.
Dördüncü hamle: Türkiye'ye ayak bağı olan ve Ortadoğu politikasının belirleyici parametresi durumuna gelen Terör meselesini bitirmek, en azından yönetilebilir boyutlara indirgemek.
***
Kimse sanmasın ki bu hamleler bir birinden bağımsız. Tüm bu hamleleri işler kılacak alt programlar ve ara hamleler de devreye sokuluyor.
Mesela Başbakan kendisini bir zamanlar devirmeye çalışan darbeci subayları içerden çıkarmaya çalışıyor. Bunun için kendi itibarını devreye sokuyor, dahası Meclis'ten durmadan yargı paketleri çıkarıyor.
Neden yapıyor bunu: İlk ve önemli neden elbette devlet adamlığı sorumluluğu ve rasyonel davranma vasfı. Ordusu acı çeken bir ülkenin başbakanı olmak Tayyip Erdoğan'a göre bir durum değil.
Ama sadece bu mu? Hayır, Başbakan Erdoğan en sahipsiz olduklarını hissettikleri dönemde Ordu'ya sahip çıkıyor. Vefaya çok önem veren askerler Erdoğan'ın bu çabalarını karşılıksız bırakmayacaklardır.
Başbakan belki de hem kendi siyasi geleneği ile askerler arasındaki duygu karşıtlığını bu hamleyle ebedi dostluğa dönüştürebilecek hem de yapmayı düşündüğü sistem değişikliği ve terörü müzakereyle çözme çalışmasında askerleri yanına çekebilecektir. Kürt konusunda halkın tepkilerini obsorve edebilmenin en akıllı yolu bu değil midir?
Kim ne kadar farkında bilmem, Başbakan Erdoğan, Kürt siyasi hayatını da yönetiyor artık. Kürtlere ait tüm siyasi araçlar Erdoğan'ın mendil cebinde duruyor şu anda. Bunlardan hem kendi siyasi hedefleri için hem de memleket vizyonu için gerektiğinde yararlanacaktır, buna şüphe yok. Nitekim BDP'yle referandum meselesini halledebileceklerini söylemesi ve BDP'nin verdiği olumlu tepki bize çok şey söylemiyor mu?
Daha durun, sırada başka hamleler var!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.