"Vatana ihanet imtiyazı olan tek meslek"
Amerikan tarihinde böyle pek çok olay vardır ki, ABD medyası ne başkan dinlemiştir ne devlet; ABD çıkarlarına büyük zarar vereceği uyarılarına rağmen ellerine geçen haberi yayınlamışlardır. Bunu yapmak her hangi müeyyide veya sözlü eleştiri konusu olmadığı gibi basının bu kararlılığı herkes tarafından "basın özgürlüğü" nün perçinlenmesi olarak değerlendirilmiştir.
İşte "vatana ihanet imtiyazı olan tek meslek gazeteciliktir" lafı buradan, yani gazetecinin ele geçirdiği haberi hiçbir mülahazayla veya kutsal gerekçeyle ilişkilendirmeden sadece kamuoyuna aktarma içgüdüsüyle yayınlaması eyleminden çıkar.
Gazetecinin yaptığı, bilinen ölçülerle vatan hainliğidir; ancak bunu yapmak onun hakkıdır ve sadece o yaparsa bunun bir cezası yoktur.
Gazeteci işini yapmıştır.
***
Biliyorum, birçok kişinin bu mantığı kabul etmesi çok zor. Nitekim onlardan birisi de benim; beni bir tarafa bırakın, ülkenin Başbakan'ı son İmralı tutanaklarının yayınlanmasından hareketle "Batsın sizin gazeteciliğiniz" dedi.
Muhtemelen Başkan Kennedy de aynı şeyi söylemişti içinden. Benim gönlümden de geçen Namık Durukan keşke o tutanakları böğrüne taş basıp yayınlamasaydı fikridir. Ancak, bir farkla: Namık Durukan böyle davrandığı için hiçbir şekilde kınanamaz, suçlanamaz ve hatta eleştirilemez. O sadece işini yapmıştır. Buna böyle bakmak ve böyle değerlendirmek açık bir şekilde demokrasinin bizatihi özüyle ilgili bir gerekliliktir.
***
Çörçil'in şöyle bir sözünün olduğu söylenir: "Demokrasi kusurları olan, yavaş işleyen ve çok masraflı bir rejimdir; ancak ne yazık ki daha mükemmeli de şu ana kadar bulunabilmiş değildir". Basın- medya dediğimiz olgu demokrasi denen cihazı işleten en önemli aygıtlardan biridir. Dördüncü kuvvet olma durumundan filan da daha önemli yanı, demokrasinin pistonları gibi işlev görüyor olmasıdır. Bir an için medyanın ortadan kalktığını düşünün, ortalıkta vatana ihanet edecek kimse kalmayacak belki ama demokrasi de işlemeyecektir. İşin özü budur; siyasetçi risk alacaktır, büyük zorluklarla tarihi yeniden inşa etmeye çalışacaktır; gazeteci de siyasetçinin açık-gizli gündemini halkla paylaşacaktır. Bir gazeteci olarak bunu yaptığı sürece aslında sistemin dayanıklılığını arttıracaktır.
Demokrasi denilen sistem maalesef böyle çalışıyor.
Maalesef dediğime bakmayın, iyi ki medya var; zira demokrasi böyle çalışıyor işte.
O nedenle Başbakanımız rahat olsun, buradan iyilik çıkar başka bir şey değil.
O tutanaklardaki ifadeler, o tutanakları sızdıran siyasiler, açık veren devlet memurları... Onları eleştirmek ayrı meseledir; o denetimi de yine bizim gibi gazete yazarları yapıyor zaten.
Demokrasilerde herkesin dolduracağı bir boşluk var!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.