Hüseyin Kocabıyık

Keşke olmasa...

Başbakan Erdoğan tarihe, milletine büyük hizmetler yapmış bir devlet adamı olarak geçecek; bu herkesin hem fikir olduğu bir husus. Onun için Başbakan Erdoğan'a siyaset namına sövüp sayanlar kendilerinin tarih içinde nasıl anılacaklarını da düşünmek zorundalar.
Aynı şekilde, evrensel düzeyde bu kadar büyük bir liderlik kapasitesi geliştirmiş olan Başbakan Erdoğan da hem rakipleriyle girdiği diyaloglarda kullandığı siyaset diline hem aldığı siyasi kararlara dikkat etmek zorundadır; bu onun tarihe ve gerçekleştirdiklerine karşı sorumluluğudur.
Başbakan kullandığı dil konusunda dikkatli davranıyor mu? Hayır sanmıyorum, elbette muhalefetin dili kadar dengesiz ve savruk değil Başbakanın dili; bir stratejisi var, bir taktik amacı var ama yine de sert ve yıkıcı, rövanş duygusunu kamçılayan bir dil bu.
Başbakanın tarihsel kişiliğiyle uyumlu değil. Denilebilir ki siyasette kazın ayağı öyle değil, gevşediğin an başbakan filan dinlemezler adamı parçalarlar.
Öyle bile olsa ben Başbakan Erdoğan'ı başka bir yerde görmek istiyorum.
***
Söylemeye çalıştığım şeyi biraz daha somutlaştırayım: İki gün önce hiçbir gündem açığı yokken taktik bir adım attı Başbakan. Devlet Bahçeli'nin hükümet ortağı olduğu yıllara atıfta bulunarak o dönemde yağmalanan bankaların hesabını sormak üzere bir Meclis araştırması açılacağını söyledi. Bu hamle ne adına olursa olsun, hangi parlak siyasi sonucu elde etmeye yönelik olursa olsun ve ne kadar haklı olursa olsun, son derece yanlış bir hamledir.
Başbakan Erdoğan yapılmayanı yapan, çözülmeyeni çözen bir başbakan olarak gönüllerde yer etmişken daha önce onlarca kere denenmiş ve tarafların hiçbirine hayrı dokunmamış bir yöntemi niye deniyor anlamak mümkün değil. Bu yöntemleri deneyen Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller'in millet nazarında nasıl kredilerini kaybettiklerini hepimiz hatırlıyoruz.
On yıllık uzun iktidar döneminden sonra hala dünya siyasetinin en güçlü adamı olan Başbakan Erdoğan'ın bu tür siyasi taktiklere asla ihtiyacı olmadığını düşünüyorum.
***
Şunu da hiç unutmayalım, "devri sabık" yaratmak siyaseti çürüten bir siyaset yapma biçimidir. DP'nin 1959'da başlattığı "Tahkikat komisyonları" anayasal bir uygulama olmasına ve sadece 40 gün çalışmasına rağmen vahşi bir darbenin temel gerekçelerinde birisi olmuştur.
Birgün 1990'lı yılların tarihi yazılırken altı çizilecek bir bilimsel gerçek tarih ve siyaset kitaplarında yerini alacaktır: O gerçek şudur: Demokrasi tarihimizin köklü siyasi kurumlarını tasfiye eden ve millet nazarında itibarsızlaştıran siyaset tarzı araştırma ve soruşturma komisyonları üzerinden yapılan imha siyasetidir.
Unutmayalım, bu hesaplar 2002 seçimlerinde milletin vicdan mahkemesinde görülmüştür ve Devlet Bahçeli ve partisi barajın altında bırakılarak cezalandırılmıştır.
Bu kadar basittir!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.