• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

Büyük devamlılık

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 31 Ağustos 2013, 19:36
Geçtiğimiz gün 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutladık. 30 Ağustos tarihimiz açısından önemli bir aydır kuşkusuz. Bir Ağustos ayında Malazgirt'te Bizans ordusunu yenerek Anadolu'nun tapusunu aldık ve Türk mührüyle mühürledik.
Bu dünyanın en değerli gayri menkulünün tapusunu Türklerin elinden almak için az çapa göstermedi Batı alemi. Koskoca bir tarih bu çabanın hikayesidir.
Önce Haçlı ordularını sürüdüler üzerimize. Hem de defalarca. Milyonlarca Mehmetçiğin temiz kanı bu toprakları korumak uğruna Anadolu coğrafyasında aktı. Vermedik, alamadılar.
Sonra Birinci Dünya Harbi sonrası paylaşmak istediler, sahip olduğumuz imparatorluk topraklarını paylaştılar da. Ama en fazla Anadolu'yu istiyorlardı. Yine üzerimize geldiler.
İşte 30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Savaşı bütün dünya bir araya gelse, Anadolu'nun tapusunu Türk milletinden alamayacaklarını tarihe bir kez daha en görünür şekilde not düştüğümüz zamanın adıdır.
O nedenle hep söylerim, kim bu vatanı bölmek, bir parçasına gecekondu etnik devletler inşa etmek istiyorsa Türk'ün Ağustos zaferlerini okumalıdır ve alacağı riski iyi hesap etmelidir.
***
30 Ağustos Cuma günü iki küçük olaya şahit oldum ve hakikaten duygulandım.
Birincisi devlet erkanı Anıtkabir'e, yani zaferin kumandanı Mustafa Kemal Atatürk'e gittiler.
Türkiye'yi yönetenlerin tamamı ordaydı. Aslanlı yoldan yürürken gururlu ve sessizdiler. Onların sergilediği görüntü bir birlik ve beraberlik ve güç-kudret görüntüsüydü. Aklıma yapılan kavgalar geldi. Bazen "Bunlar aynı ülkede nasıl yaşıyor" dedirten cinsten sert ve tahripkar kavgalar. Ama 30 Ağustos, yani zaferlerimiz aynı zamanda kavga yapanları da birleştiriyor.
İkinci olay da çok güzeldi benim için. 30 Ağustos günü bir TV programı için Ankara'dan İstanbul'a gittim ve döndüm. Uçağın kalkışında hep olduğu gibi hostes ve pilot yolculuk hakkında bilgi verirler. Fakat o gün anonsa çok güzel hazırlanmış cümlelerle yolcuların 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutlayarak ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü minnet duygularıyla anarak başladılar. İçim sevinçle doğdu. Ne güzel bir düşünceydi bu ve her milli ve dini günümüzde tekrarlanmalıydı. Uçak havalanınca başka şeyler düşündüm: Muhalefetin AK Parti hükümetine karşı yaptığı ithamları, suçlamaları. Türk Hava Yolları işletmesi AK Parti Hükümeti'ne bağlı bir işletme. Yöneticileri kuşkusuz hükümetin adamları. Bu adamlar bu kuruluşu dünyanın en başarılı hava yolu haline getirmişler. Bu hükümet nasıl oluyor da muhalefetin dediği gibi hem cumhuriyetin değerlerine düşman oluyor hem de yukarıda anlattığım duyarlılıklarda bulunuyor?
Herkes bir düşünsün?
***
Aslında bu küçük izlenimler bana büyük fikri bir kez daha hatırlattı. Yukarıda anlattıklarım iki bin yıllık devlet geleneğinin tarih içinde devamından başka bir şey değil.
Mustafa Kemal'den Tayyip Erdoğan'a uzanan çizgi kutsal bir çizgidir ve açıkça belirteyim ki Tayyip Erdoğan Mustafa Kemal'in devamıdır.
Mustafa Kemal Türk milleti ve devleti için neyi istemişse ve arzu etmişse, ondan sonra gelenler onun görmeyi istediklerini gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Başbakan Erdoğan da bu devamlılığın en başarılı devlet adamı tipidir.
Bu devamlılık önemlidir ve varlığımızın garantisidir, bunu kimse unutmasın.
Ben o yüzden Gezi eylemcilerini bu kutsal "devamlılık ruhuna" ihanet eden şuursuz, ruhsuz bir güruh olarak gördüm, 30 Ağustos duygularıyla daha fazla öyle görüyorum.
Ve tabii Gezi oyuncağı olduğu için CHP'nin genel başkanını da kınıyorum, 30 Ağustos resepsiyonuna gitmediği ve ordumuzun başkumandanını protesto etmek gibi düşük bir eylemin içine girdiği için tüm CHP'liler genel başkanlarından utanç duymuş olmalılar.
CHP gibi bir partinin düştüğü şu duruma bakın, yazık!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.