• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

28 Şubat'ın asıl failleri

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 13 Eylül 2013, 19:39
28 Şubat müdahalesi üzerinde fazla durmak istemiyorum. Aslına bakarsanız ben artık darbe konuşmak istemiyorum. Türk ordusunun, Türk askerinin darbe lafıyla birlikte anılmasını hiç istemiyorum. Türkiye'de ne zaman bir darbe tartışması yaşansa insanlar bu tartışmayı en kolay, en kestirme yoldan sonuca ulaştırıp bir takım kesin hükümlere ulaşıveriyorlar. Yani bütün bir darbeler tarihini askerin sırtına yıkıp, askerden ibaret üniformalı bir günah keçisi yaratıp işin içinden çıkıyorlar. Son dönemlerde demokrasinin gelişmesi ve vesayet sisteminin çökertilmesiyle birlikte ülkemizde darbe tartışmaları çok kolay yapılmakta ama bu tartışmalar adil bir terminolojiyle yürütülmemektedir.
Oysa Türkiye'de yaşanan ve her biri bu ülkenin varlığına büyük ihanet demek olan darbeler sadece askerin sırtına yıkılarak anlaşılacak hadiseler değillerdir. O darbelerin altını bir kazıyın bakalım kimler ve neler çıkacak?
Hangi çıkar ittifakları sırıtacak?
***
Ben 28 Şubat'ı bütün boyutlarıyla yaşamış birisiyim. Şimdi size iddialı bir şey yazacağım: 28 Şubat'a, aslında bütün darbelere dair bir "günah analizi" yapacak olsak emin olun ki en az günah askerlere çıkar. Askerlere darbelerin tetikçiliğini yaptırdıkları için önde askerler görünür; oysa darbeler derinlemesine incelendiğinde arkasında kışkırtıcı, azmettirici ve hatta planlayıcı bir sermaye ve onun kontrolünde yayın yapan bir medya düzeneği olduğu ortaya çıkar.
Alın bakın 27 Mayıs'ı; Menderes'in kıyma makinelerinde kıyma yaptırdığı öğrencilerin haberleri nerelerde manşet yapıldı?
Alın bakın 12 Mart'ı, 12 Eylül'ü... Dönemin gazeteleri haber yapma biçimleriyle nasıl darbelere zemin hazırlamış görürsünüz.
28 Şubat zaten bir medya-sermaye darbesidir, gerisi ayrıntıdır.
Bu darbenin sebeplerini de yıllardır bu köşelerde yazıp çizdik.
Medyayı, sermayeyi, yargıyı ve bazı sivil toplum kuruluşlarını görmezden geçip suçu askerin sırtına sarmak tek kelimeyle aymazlıktır ve tarihe karşı samimiyetsizliktir.
***
İşte tam da bu nedenledir ki bu kez hukuk doğru bir yörüngede yol alıyor. darbeleri ve darbecileri yargılıyor ve üstelik bu işi bu kez ciddiyetle ve adil bir tutumla yapıyor.
Cumhuriyetin kimseye eyvallahı olmayan savcılarının olduğunu sevinçle görüyorum.
28 Şubat soruşturmasını yürüten Mustafa Bilgili hukuk tarihimizin en temiz soruşturmalarından birini tamamladıktan ve askeri şahısları yargıya teslim ettikten sonra şimdi 28 Şubat'ın diğer aktörlerinin yargıda hesap vermesinin yolunu açıyor.
bu adalettir işte.
Gezi olayından sonra kalemleriyle zehir saçanlar ve aslında bütün darbelerin asli müsebbibi olanlar suça iştirak fiilini işledikleri için millet önünde hesap verecekler.
Öyle kaçıp kurtulmak yok!
Askerin süngüsünün arkasına saklanıp biriktirdiğiniz servetlerin hesabını vereceksiniz!
Attığınız manşetlerin hesabını vereceksiniz!
Türkiye'ye kaybettirdiklerinizin hesabını vereceksiniz!
Siz Türkiye'de hakimler yok mu sanıyordunuz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.