27 Mayıs'ın çocukları nefret dolu
Atatürkçü, ulusalcı filan olduğunu söyleyen bir sınıf bu.
Bunların Atatürkçülüğü ve ulusalcılığı söz konusu olduğu vakit Ege diliyle "hadi leen" demek geçiyor içimden.
Bakmayın siz vatan, Mehmet-Mehmetçik dediklerine...
Bu vatana ve bu millete en ufak bir nispetleri dahi yoktur.
Hepsinin ortak özelliği iyi şarap, iyi rakı içmekten ibaret.
Bir de kendilerini ayrı bir galaksiye taşımışlar zihinlerinde, bir tür paralel bir toplum kurmuşlar, toplumun hastalıklı ve kafası karışık kesimlerine hitap eden çarpık çurpuk, kelime oyunlarından ibaret ve hiçbir gerçeklik temeline dayanmayan mide gurultusu, kurbağa vıyaklaması yazılarını iletişim dili haline getirmişler. Sadece hasta kafaların anladığı bir dil bu.
***
Mesela bu adamlar ve kadınlar ülkelerinin somut başarılarından tiksiniyorlar.
Kişi başı milli gelirin 3 bin dolardan 10 bin dolara çıkmasının bütün pozitif sonuçlarından istifade ederken bu başarıdan ve bu başarının sahiplerinden nefret ediyorlar.
Nefret ettikleri adamların yaptıkları otobanlarda pahalı arabalarıyla seyahat ediyorlar ama son on senede yapılan binlerce kilometrelik yollara lanet okuyorlar.
Hava ulaşımındaki gelişmeden...
Hızlı trenden...
Bu alandaki standart yükselmesinden nefret ediyorlar.
Aslında ülkelerini sevmiyor bunlar.
Türklerin bunları başarmasından rahatsızlar.
Üçüncü köprüden, ikinci boğazdan, yeni İstanbul havaalanından nasıl rahatsızlar görmüyor muyuz sanki?
Bir insan ülkesi adına onur duyacağı işlerden neden bu kadar nefret eder?
Belki üç sebepten: Bunlar ya Cumhuriyet'in yanlış politikalarının yarattığı oryantalize olmuş kayıp kuşak, ya küresel çıkar çetelerinin adamı ya da hasta kafalar.
Yoksa sağlıklı bir insan kendi halkının tezkiye ettiği siyasi kadrolardan ve onların yarattığı eserlerden niye bu kadar nefret etsin ki?
***
Herkesin fikri saygıdeğerdir ama bu milletin evlatlarının başardıklarına pislik atmak çok büyük bir ahlaki, insani ve vicdani zaaftır, bana göre patolojidir.
Kimse unutmasın, Tayyip Erdoğan bu ülkeye başbakan olduğunda bu ülkenin karakollarından işkence feryatları duyuluyordu.
Hastanelerin önünde birikmiş insanlar bizi insanlığımızdan utandırıyordu.
Her yıl mektepler açılınca çocuğuna kitap alamayan ailelerin dramlarıyla kalplerimiz çürürdü. Bütün bunların hayatımızdan çıkıp gitmesinden rahatsız oluyor bu arkadaşlar.
Tayyip Erdoğan, başbakan olduğu vakit bu ülkede olağanüstü hal uygulaması vardı. Emasya protokolü vardı. Partiler kapatılırdı.
Bırakın bunları koskoca askerli bir vesayet düzeni vardı.
Bunların tarih olması kötü mü?
Kadın haklarına dair evrensel ölçüdeki düzenlemeler dahi Tayyip Erdoğan'ın eseridir.
İşte en son demokratikleşme hamlesi...
Laik yobazlar kimi kandıyor, demokratikleşme paketindeki maddelere tek tek bakın, o maddelerin her biri bize 90 senedir giydirilmiş deli gömlekleri değil midir? Tam doksan yıldır bu paketle ortadan kaldırılan konuların etrafında adeta bir iç savaş yaşamadık mı biz?
İşte alıp hepsini çöpe atıyor Tayyip Erdoğan.
Ve siz bunun için sevmiyorsunuz Tayyip Erdoğan'ı.
Çünkü hepiniz 27 Mayıs'ın çocuklarısınız ve zavallısınız!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.