Ne tesadüf ama değil mi?
Metinde ne vardı?
1- Topçu Kışlası yapımından vazgeçilsin.
2- Gezi Parkı olduğu gibi kalsın.
3- Üçüncü köprü yapılmasın.
4- İkinci Boğaz inşaatı dursun.
5- Yeni İstanbul Havaalanı yapımı durdurulsun.
O gün için bu istekler bana çok tuhaf gelmişti, "Allah Allah" demiştim kendi kendime "Gezi Parkı'yla yeni İstanbul Havaalanı'nın ne alakası var!"
Ardından iş sokakta hükümet yıkma işine dönüştü.
İki gün sonra Başbakan yurda döndü ve Atatürk Havalimanı'nda halkın gövde gösterisiyle olayın yönü de döndü.
Sonra anlaşıldı ki "mesele ağaç değilmiş, mesele başka"ymış!
***
Yeniden hafıza kayıtlarına müracaat...
28 Mayıs 2013'ten bir hafta önceye gidelim:
Neler olmuştu Türkiye'de?
1- Uluslararası derecelendirme kuruluşları Türkiye'nin kredi notunu ilk kez "yatırım yapılabilir" seviyeye yükselttiler.
2- IMF'ye olan borcumuzun son taksidini ödedik.
3- Yaklaşık 125 milyarlık çılgın projeler ihalesi yaptık.
4- PKK sınırlarımızın dışına çekilmeye başladı.
Ve aniden beş tane ağaç gerekçe gösterilerek memleketin tüm çapulcuları, lümpenleri, ateistleri, reklamcıları, CNN'ni, BBC'si ortaklaşa bir hükümeti yıkma eyleminde amaç birliği sergilediler.
Hiçbir araya gelmemesi gerekenler bir aradaydı bu eylemlerde.
Hedef tekti: Başbakan Erdoğan.
***
Şimdi...
Bu kadar da olmaz denilen bir "tesadüf!" çıkıyor karşımıza.
17 Aralık operasyonu başlar başlamaz tek bir hedef belirleniyor:
Başbakan Erdoğan...
Onu önce çalışma arkadaşları üzerinden vurmaya çalıştı o namussuz odak.
Bekledikleri sonucu alamadıklarını görünce ikinci hamleyi yaptılar ve bu kez oğlu üzerinden vurmaya çalıştılar.
Sözde oğlu örgüt kurmuş...
Bunu devletin içindeki çete yaptı.
Ancak biliyoruz ki bu cemaat evlerinde yetiştirilmiş birkaç iradesiz savcının işi değil, bunu aklı olan herkes görüyor.
Zira amaçlananlara bakınca şunlar görülüyor:
1- 17 Aralık eyleminin birinci amacı Gezi girişiminin başaramadığı işi tamamlamak, yani Başbakan Erdoğan'ın tasfiyesini sağlamak.
2- HalkBank gibi milli kuruluşları yabancı güçlerin istedikleri biçimde tasfiye etmek.
3- Gezi Parkı eylemcilerinin durdurulmasını istedikleri büyük yatırımların müteahhitlerini gözaltına alma girişimi.
* * *
Çok ilginç bir tesadüf daha: 28 Mayıs 2013 tarihinde Gezi eylemlerinde bir logo gibi milletin zihnine yerleştirilmeye çalışılan cümle neydi:
"Sandık her şey demek değildir."
Şimdi ne oluyor:
Üç ay sonra yapılacak çok önemli bir seçime, yani sandığa müdahale ediliyor.
Bir hükümet darbesi girişimi yaşanıyor.
Milli irade ifsat edilmeye çalışılıyor.
Ve tüm bunlar tesadüf oluyor!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.